20 Aralık 2011 Salı

L'Eau Bleue d'Issey

Çıkış Yılı: 2004
Tasarım: Jacques Cavallier

Üst nota: Portakal, Mandalina, Lime, Biberiye
Orta nota: Lavanta, Ardıç, Zencefil
Dip nota: Amber, Sandal, Meşe yosunu, Sedir

Issey Miyake parfümleri ülkemizde genellikle haklı bir üne sahip l'Eau d'Issey ile tanınıyor. Bleu versiyonu da pek yabana atılacak bir parfüm değil.

Üst notalarında hakim biberiye etkinliğindeki aromatik notalardan sonra portakal ve lime kullanımını gayet net alıyorum. Aromalar doğal ve baş ağrıtmayan bir nitelikte, yapay hissettiren bir anı mevcut değil. Bu anlarında hem herbal, hem de fresh sevenleri tatmin edecek bir yapısı var, anlık ortam tazeleyici, ferah bir rayiha.

Orta notalarında, klasik akuatik sevenleri de memnun edecek ardıç aroması kendini çok belli ediyor, soğuk, hafif mesafeli ve tazeleyici bir yapısı var. Açıkçası ilk yarım saatinden sonra ortaya çıkan orta notaları en memnun edici tarafı. Aynı anda hem sportif, hem de beyefendi olmayı başarıyor, polo oynayan bir İngiliz asilzadesi adeta :)

Diplere doğru ilerledikçe biraz sabunsu olmaya başlıyor, ancak bu klasik bir sabun kokusu değil, özellikle amber ve sandalla desteklenen fiks bir centilmen meşe yosunu rayihası. Diplerinde az az adaçayı da hissettim. Parfümün genelinde var olan hafif bir metaliklik mevcut olsa da, bu sizi ne kadar rahatsız eder bilmiyorum, son karardan önce uzun süre denenmek isteyen bir parfüm.

Nihayetinde zaman verilmesi gereken, gayet olgun bir beyefendi kokusu olduğunu düşünüyorum ve takım elbise-ofis kullanımına çok yakıştırıyorum. Özellikle duş ve temiz bir traş sonrası kullanımı, centilmen hissini arttıracaktır.


Koku: 7 Farkedilirlik: 7 Kalıcılık:8 Genele Hitap: 7
Son karar: Denenmesi gerektiğini düşünüyorum

18 Aralık 2011 Pazar

Davidoff Cool Water


Çıkış Yılı: 1988
Tasarım: Pierre Bourdon

Üst nota: Lavanta, Nane, Biberiye, Kişniş, Deniz notaları
Orta nota: Sardunya, Portakal çiçeği, Yasemin, Sandal ağacı
Dip nota: Amber, Sedir, Meşe yosunu, Misk

80lerin sonuna gelinene kadar erkek parfümleri "has erkek böyle kokar" çerçevesinde, şimdiki zaman insanlarının genellikle ağır, bayık ve boğucu diye tabir etmesi mümkün olan herbal-baharatlı, belki de odunsu şipreler olarak genellenebilecek kokuların hakimiyetinde idi, ta ki Cool Water 1988 yılında çıkıp belki de erkek kokusu kavramını kendi yönünde ve geniş kitlelere de kabul ettirene kadar. Koku güzel bir akuatik/aromatik fujer.

Cool Water'ın üst notaları, deniz gibi bir koku veren Calone aromakimyasalı ve etkisini oldukça gösteren biberiye ve yumuşak bir lavantanın etkisi altında. Bu üst nota o kadar klasik ki, parfümlerle ucundan kıyısından ilgili herkesin tanıması şaşırtıcı olmayacaktır.

Ancak bu aşinalığa Türk parfümseverler olarak bir antrparantez yapmak zorundayız, çünkü bir traş kolonyası markamız Cool Water'dan büyük ölçüde "esinlendiği" için, ülkemizde Cool Water'ın traş kolonyası ile eşdeğer görülmesi şaşırtmaycaktır. Ülkemiz özelinden çıkıp genel olarak tabloya bakarsak da, gerek market markaları, gerek diğerleri tarafından defalarca ve hunharca kopyalandığı için, özelliğini biraz kaybeden bir parfüm diyebiliriz. Ha kendisi de ucuz bir Creed Green Irish Tweed klonudur (GIT tasarımı da Pierre Bourdon'a aittir), o ayrı. Yaptığı şey daha ucuz malzemelerle bu "vibe"ı kitlelerin kullanımına sunması.

Orta notalarını es geçerek -zira ben çiçeksilikten ziyade üst notalarının kokunun genel karakterini yansıttığını düşünüyorum- diplerine geldiğimizde de burda meşe yosununun baş aktör olduğunu görüyoruz. Bu fiks aromayı da iyice hissettirdikten sonra, zaten nispeten kısa olan ömrünü tende tamamlayarak koklayana veda ediyor Cool Water.

Bu kadar klasikleşmiş bir koku için garip olsa da, adettendir yazalım, ofis ve yazlık kullanıma uygun, ferahlatıcı ve sakin bir koku. Ancak bahsettiğim genel aşinalıktan dolayı, iyi bir parfüm kullanma beklentisinden doğacak iyi tepkileri alamayacağınızı söylemem daha doğru olacaktır. Son yıllarda Josh Holloway'li agresif bir reklam kampanyasıyla tekrar şaha kaldırılmaya çalışılsa da, belki 10 sene sonra nostalji akımıyla tekrar moda olur, kim bilir :)

Koku: 7 Kalıcılık: 6 Farkedilirlik: 6 Genele Hitap: 7
Aldığıma pişman mıyım?: Her erkek bir kez denemeli

15 Kasım 2011 Salı

Calice Becker





Hem güzel hem başarılı insanları kıskanırım, çekemem. Ama Calice Hanımefendiye şapka çıkarıyoruz, çünkü New York'ta yaşayan Fransız-Rus kırması bu hatun kişi, oturduğu yerden kilometrelerce ötedeki bizleri mutlu etmeyi başarıyor.


1985 yılında Roure'da stajyer olarak parfüm tasarımı hayatına başlayan Becker'in kariyeri başarılı parfümlerle dolu, halihazırda da Givaudan firmasına bağlı çalışıyor.


Kariyeri;


Balmain Vent Vert - reformulasyonu (1990)

Balmain Monsieur Balmain- reformulasyonu (1991)

Tommy Hilfiger Tommy Girl (1996)

Joop What About Adam (1997)

Avon Women of Earth (1998)

Christian Dior J’Adore (1999)

Avon Dreamlife (2002)

Donna Karan DKNY Energy for her (2002)

Donna Karan DKNY Energy for him (2002)

Estee Lauder Beyond Paradise for men (2004)

Estee Lauder Beyond Paradise for women (2004)

Tommy Hilfiger Tommy Girl 10 (2006, Stephen Nilsen ile)

Donna Karan Gold (2006)

Estee Lauder Beyond Paradise Blue (2006)

Lancome Cuir de Lancome (2007, Pauline Zanoni ile)

By Kilian A Taste of Heaven (2007)

By Kilian Beyond Love (2007)By Kilian Liaisons Dangereuses (2007)

By Kilian Love (2007)

By Kilian Prelude to Love (2008)

Davidoff Silver Shadow Private Jacques Huclier ile (2008)

Calvin Klein Secret Obsession (2008)

By Kilian Back to Black: Aphrodisiac (2009)

By Kilian Pure Oud (2009)

Payard Bergamot Truffle (2009)

Payard Lychee Mousse (2009)

Payard Pistachio Ganache (2009)

Marc Jacobs Lola (2009, Yann Vasnier ile)

Vera Wang Rock Princess (2009)

DKNY Delicious Ripe Raspeberry (2010)

DKNY Juicy Berry (2010)

By Kilian Rose Oud (2010)


Son yıllardaki ününü ve bilinirliğini ağırlıkla Kilian Hennesy ile ortaklığına borçlu dersek abartmış sayılmayız.






Hennesy konyaklarının varisi olacakken aile servetini reddedip kendini parfüm dünyasına adayan Kilian Hennesy'nin firması By Kilian adına çıkardığı kokuların hemen hepsi çok iyi kokular, denenmelerini de ayrıca tavsiye ederim.


Kendisiyle yapılmış mini bir söyleşi de ekte.










12 Kasım 2011 Cumartesi

Calvin Klein Contradiction


Çıkış Yılı: 1998
Tasarım: Carlos Benaim - Pierre Wargnye

Üst nota: Yeşil limon, Mandalina, Adaçayı, Lavanta
Orta nota: Biber, Kişniş, Muskat, Kakule
Dip nota: Sandalağacı, Vetiver, Misk

1998 çıkışlı bu koku, narenciyeli, hafif oryantal sınıfında değerlendirilebilecek, Calvin Klein'in gene kendi standardını tutturduğu, ancak diğer modellerine kıyasla biraz daha özel bir beğeniye hitap edebilecek bir parfüm. Hemen hemen tüm CK lar gibi "Çok iyi, aa parfümüm bu olmalı" dedirtecek bir yanı yok, işini yapıyor, belli bir süre hoşçana kokuyor. Sanırım bir daha bir Calvin Klein parfümüne para vermemin mümkünatı yok.

İlk sıkıldığındaki yeşil limon ve adaçayı oldukça kuvvetli, biraz elin ayarı kaçarsa baş ağrıtıcı olabiliyor. Aşağı yukarı onbeş dakika içersinde baharatlı tarafını göstermeye başlayan kokuda muskat hafif hafif tatlı bir hava vermeye başlıyor, hatta kokunun genel karakteri olarak limonlu bir muskat kokusu diyebilirim.

Diplerine geldikçe de aslında nasıl geldiyse öyle devam ediyor, pek özel bir yanı yok.

7-8 sene önce kullandığım ve iyi bir şekilde hatırladığım bu parfüm, malesef artık tatmin etmiyor. Sıcak yaz günleri harici dört mevsim kullanılabilir.

Koku: 6 Kalıcılık: 6 Farkedilirlik:7 Genele Hitap: 6,5
Aldığıma pişman mıyım?: Evet





29 Ekim 2011 Cumartesi

Gucci Envy



Çıkış Yılı: 1998
Tasarım: Daniela Andrier

Üst nota: Kakule, Mandalina, Biber, Lavanta, Zencefil, Kişniş
Orta nota: Gül, Yasemin, Karanfil, Sandalağacı
Dip nota: Tütsü, Tütün, Vanilya, Vetiver, Deri, Amber, Paçuli

Efendim gene Gucci'nin özenli dönemlerinden bir parfüm daha ile huzurunuzdayız. Hatta piyasadaki kendi alanındaki en iyi erkek parfümlerinden biri olan Envy, pek çok yerde yazdığına göre üretimden kalktı. Biraz daha okuma ile Gucci'nin yeni yönetiminin firmadan Tom Ford izini tamamen silmeye çalıştığına dair moda dedikoduları görüyoruz.

Neyse, ne kadar saçma da olsa, ticari kararları kendilerini ilgilendirir, biz bulabildiğimiz Envy şişelerini koklamaya devam edelim.

Envy, "modern" diyebileceğimiz bir oryantal-baharatlı koku. İçeriğinde ne kadar fazla ve kuvvetli baharat-çiçek ve misk-amber bileşimleri kullanıldığını görüyoruz, ancak ziyadesiyle öne çıkanlar zencefil, kakule, karanfil ve tütsü diyebilirim.

Kokuyu ilk sıktığınızda kuvvetli ve koku uçana kadar teni pek terk etmeyecek olan zencefil aroması hunharca yüzünüze çarpıyor. Bununla beraber, çok hafif ve mandalinanın acımsı kabuğunun kokusuna benzeyen bir narenciye, ayarında -rebul kolonyasına veya Hypnose'daki boğuculuğa benzemeyen- bir lavanta aroması ilk bir saatte hakimiyetlerini gösteriyorlar.

Orta notalarında ben gül ve yasemini pek alamadım, daha ziyade ortaya çıkmaya başlayan karanfil kokusu, üst notalardaki baharatlılığı bozmadan ve onlara uyum içersinde katılarak devamlılığı ve zenginliği sağlıyor.

Dip notalarda ise tütsü önemli bir rol oynuyor, hem kalıcılığı arttırıyor hem de kokunun genel karakterine son bir nokta koyuyor, çok iyi kullanılmış bir aroma. Diplerinde başka neler var dersek, amber çok önemli bir aktör, derinlik katıyor. Biraz biraz tütün, paçuli ve acımsı bir vanilya da geliyor ancak vetiver pek alamadım.

Yavaş yavaş bitirirsek, Envy çok iyi bir koku, bulduğunuz yerde deneyin, umarım beğeninize de hitap eder. Tam bir sonbahar-kışlık erkek kokusu, 1-2 fısla kapalı mekan, daha fazla uygulamayla dış mekanda kullanılabilir. Ancak dozajlamaya dikkat etmenizi öneririm, kuvvetli bir koku.

Koku: 9 Kalıcılık:8 Farkedilirlik: 8 Genele Hitap: 7
Aldığıma pişman mıyım?: Hayır

17 Ekim 2011 Pazartesi

Gucci pour Homme II


Çıkış Yılı: 2007
Tasarım: Karine Dubreuil

Üst nota: Bergamot, Menekşe
Orta nota: Çay, Tarçın, Biber
Dip nota: Tütün, Misk, Mür (mürrüsafi-myrrh)

Gucci firmasının güzel parfüm yaptığı yıllar olan 2000lerde vagona son yetişen parfümlerden biri olan Gucci pour Homme II, 2007 çıkışlı, hafif ve hoş bir parfüm.

Her notası ustalıkla ve çok iyi bir ayarla kullanılmış diyebilirim. Hiçbiri çok öne çıkıp birbirini yemiyor, güzel ve uyumlu bir bileşim yakalanmış.

Üst notaları gerçekten yazdığı gibi bergamot ve menekşenin hakimiyet altında. Bergamot notasına ferahlatıcı notalardan aşinayız, menekşe kullanımı belki size garip gelebilir, ancak hafif nemli, gizemli ve erkeksi bir çiçeksi üst nota ile karşılaşacaksınız, ürkütmesin.

Orta notalarına geçtiğinde ise ustalıkla yedirilmiş çay notası hafif hafif baharatlı kokular eşliğinde öne çıkmaya başlıyor, tıpkı aromatik bir çay gibi kokuyor adeta, leziz.

Yavaş yavaş sönmeye başladığı dakikalarda ise çok yumuşak kullanılmış bir tütün aroması ve tatlımsı baharatlar kokunun son anlarında egemenliği alıyor. Son anlarında beeelki Givenchy Insensé Ultramarine ile bağlantı kurabilirsiniz.

Nota geçişleri kokunun genel sakin-ferah yapısını bozmadan başarılı bir şekilde yedirilmiş, karşımızda gerçekten özenle üretilmiş bir parfüm var. Bulgari katili denebilir.
Orta yaşlarına yaklaşmaya başlamış şık bir İtalyan beyefendisi adeta koku. Kız istemeye giderken, iş toplantılarında rahatlıkla kullanabilirsiniz :)

Tende biraz sakin kalsa da özellikle kıyafetlerdeki kalıcılığı ve genel farkedilirliği çok iyi. Belki biraz kalıcılığından şikayet edebilirsiniz, ama emin olun, gayet net bir şekilde kokusu dışardan hissediliyor.

Ofis, kapalı mekan kullanımlarına müthiş uygun. Dış mekan kullanımı için de bahar aylarını öneririm.

Koku: 8 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 8 Genele Hitap: 7,5
Aldığıma pişman mıyım?: Hayır


8 Ekim 2011 Cumartesi

Issey Miyake L'Eau d'Issey


Çıkış Yılı: 1994
Tasarım: Jacques Cavallier

Üst nota: Yuzu, Tarhun, Mandalina, Kişniş, Limon, Bergamot
Orta nota: Muskat, Safran, Tarçın, Mine, Sardunya
Dip nota: Misk, Sandalğacı, Vetiver, Sedir

Issey Miyake'nin bu modeli gerek ülkemizde, gerek yurtdışında senelerdir severek kullanılan, kült olmuş bir koku diyebiliriz. Fresh-çiçeksi aleminde amiral gemilerinden biri olduğunu ben de kabul ediyorum. İçeriği çok zengin olan bu ikonik parfümün hissiyatına bir bakalım.

Parüfümün üst notaları hafifçe baharatlı olmakla birlikte tamamen narenciye öğeleri taşıyor. Özellikle limon-mandalina ve bergamot oldukça öne çıkıyor diyebilirim. Oldukça tazeleyici olan bu üst nota bombardımanını fresh parfüm severlerin beğenmemesi çok zor, çevrenizden olumlu tepkiler alabileceğinizi söyleyebilirim. Gerçekten çok temiz ve taze bir başlangıcı var.

Orta notalarına geçildikçe özellikle muskat, kokuyu hafif tatlılaştırırken, mine ve sardunya ile birlikte hiç de kadınsı olmadan çiçeksi öğelerini gayet iyi gösteriyor. Bu aşamalarında nispeten sentetik olduğunu da söyleyebilirim, ancak burnu yakmıyor. Biraz elinizin ayarını kaçırırsanız bu aşamaları boğucu olabilir. İdeal kullanımı 4-5 sprey. Orta notalarında öne çıkan bu çiçeksiliğini "erkek" parfümleri sevenler yadırgayabilir.

Dip notalarında ise özellikle sandalağacı ve sediri hissettim diyebilirim. Hafif tatlı bir odunsu yöne doğru kokuyu hem taşıyıp, hem de kalıcılığını sabitleyip arttırıyorlar.

Özetle l'Eau d'Issey için temiz bir hafif odunsu-narenciye kokusu. Popülerliği ve sahteleri-taklitlerinin yaygınlığı yüzünden kullanımına bir ket vurabilirsiniz ancak her parfümseverin denemesini öneririm. Ben severek kullanıyorum

Soğuk kış günleri dışında dört mevsim kullanılabilir.

Koku: 7 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik:7 Genele Hitap: 7
Aldığıma pişman mıyım?: Hayır


Christian Dior Aqua Fahrenheit


Çıkış Yılı: 2011
Tasarım: François Demachy

Üst nota: Greyfurt, Mandalina
Orta nota: Fesleğen, Menekşe, Nane
Dip nota: Vetiver, Deri

Efsanevi Fahrenheit'in 32, Absolute, Summer flankerlarından sonra, raflara düşen versiyonlarından biri; Aqua, orijinalinin burunlara aşina kokusunu hafif hafif hatırlatsa da aslen bir çiçeksi-sert narenciye kokusu diyebiliriz. İsmine aldanmayın, fiks bir akuatik koku falan değil.

Parfümü ilk sıktığınızda taze, sulu, soğuk bir mandalina ve acı bir greyfurt şiddetli bir şekilde burnunuza saldırıyor. İyi bir narenciye deneyimi diyebilirim. Yumuşak değil, ancak hafif olgun, biraz eau de cologne tarzı beyefendi narenciyesi.

Orta notalarında ise herbal ve çiçeksi öğelerini iyiden ortaya çıkarmaya başlayıp biraz biraz orijinal Fahrenheit'i andırmaya başlıyor. Parfümün ana hatları bu ilk bir saatinden sonraki karakter değişiminde gizli diyebilirim. Sert narenciyeden yumuşak odunsu-çiçeksiye bir geçiş.

Diplerde vetiveri de, derisi de hafif, koku karakteri olarak sayamayız, ancak kalıcılığına faydada bulunuyor ve az az hissediliyor.

Hoş bir kokusu var ancak zamanla sıkıcı olmaya aday, 125lik büyük şişesini ekonomik bulup alırsanız yarısına gelmeden büyük ihtimal sıkılacaksınız. Ancak kötü bir koku değil, deneyin. Farklı ve derimsi öğelerde desteklenmiş sert narenciye isteyenler bir bakabilir.

Tavsiye ettiğim kullanım bahar ayları, ofis ve resmi giyime de uygun.

Koku: 7 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 7
Aldığıma pişman mıyım: Hayır

19 Ağustos 2011 Cuma

Calvin Klein Man




Çıkış Yılı: 2007
Tasarım: Ann Gotlieb - Harry Fremont - Jacques Cavallier (Firmenich ekibi)



Üst nota: Biberiye, Mandalina, Bergamot, Menekşe yaprağı

Orta nota: Muskat, Nane, Tütsü, Defne
Dip nota: Selvi, Sandalağacı, Amber, Guaiac (Peygamber ağacı)


Calvin Klein markasının algısı ülkemizde çok yüksek. Halbuki özellikle ABD menşeili sitelere baktığınızda Calvin Klein ürünlerinin gayet uygun fiyatlara satıldığını görürsünüz. Firmanın hemen hemen tüm parfümleri de aslında ne kadar ekmek o kadar köfte prensibinin hatta biraz üstüne çıkarak vasatın üstünde hoş kokulara sahip, hatta bazıları parfümseverler arasında uzun yıllar takip edilen parfümler olageldi.

Nispeten yeni çıkmış sayılabilecek Calvin Klein Man de bu minvalde bir koku. Hoş ve rahatsız etmeyen kokusu ile Euphoria serisi gibi kullananların seveceği bir parfüm.
Üst notalarındaki hafif ferah, meyveli ve Akdeniz baharatlı kokusunu firmanın Euphoria kokusuna biraz benzettim, zaten Euphoria'yı da severim. Üst notaları biraz Gucci pour Homme II'ye de benzetilebilir.


Parfüm genel gidişat olarak bu hafif baharatlı halini pek terketmezken yarım saat içersinde muskatın ve tütsünün verdiği hafif bir tatlılık kokuda hakimiyetini hissettirmeye başlıyor. Ancak kesinlikle rahatsız edici veya bayık bir tatlılık değil.

Diplerinde ise fark yaratıcı veya öne çıkan bir nota göremedim, hafif baharatlı tatlılığı muhafaza etmeye devam ediyorlar.

Özetle parfüm hoş ve rahatsız etmeyen klasik bir Calvin Klein kokusu (sanırım bu ekolün dışına bir tek CK Obsession çıktı) . Çok özel bir yanı veya peşinde koşulacak bir durumu yok, varsa kullanılır. Çok sıcak yaz günleri harici dört mevsim gideri var.


Koku: 5 Kalıcılık:6 Farkedilirlik: 6 Genele Hitap: 7
Aldığıma pişman mıyım?: Tam şişe almadığım için hayır



Ek not: Kesinlikle bu reklamdaki adamın kokusu değil :)





















17 Ağustos 2011 Çarşamba

Guerlain Homme Intense







Çıkış Yılı: 2009
Tasarım: Thierry Wasser

Üst nota: Nane, Uçkun
Orta nota: Sardunya, Rom
Dip nota: Paçuli, Vetiver, Sedir

2008 çıkışlı Guerlain Homme'dan (GH olarak geçecek) bir sene sonra piyasaya sürülen Intense versiyonu, tahmin ettiğiniz gibi eau de parfum konsantrasyonunda ve bunun da hakkını veriyor. Parfüm her dakikasıyla GH'un gerçekten daha yoğun, belki de aslında olması gereken yapısında.

İlk bir kaç dakikasında GH'nin taze ve efil diye tabir edebileceğimiz yapısına sahipken, devamında farklı ve asıl alınması gereken parfümün bu olduğunu yavaş yavaş göstermeye başlıyor.

Açıkçası çok derinliği olan, kaliteli bir karışım. YSL Body Kouros sevenler BK'un esintilerini bunda alacak ve "aa yazlık BK olmuş bu ya" diyecekler yüzlerinde bir gülümsemeyle.

Parfümün bu güzel kokusu ve kaliteli yapısının üzerine sadece küçücük bir dezavantajı var, farkedilirliği biraz düşük. İnsan böyle bir parfümle karşılaşınca yazın kullanmak istiyor ancak parfüm de kendini göstermek için biraz da olsa esinti istiyor. Yoksa kalıcılığı çok iyi iken tene yakın kalıyor.

Dolayısıyla tavsiyem ofis-kapalı mekan kullanımı, dış mekan olarak da bahar aylarıdır.

Koku: 8 Kalıcılık: 8 Farkedilirlik: 6,5 Genele Hitap: 8

Aldığıma pişman mıyım?: Hayır

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Guerlain Homme





Çıkış Yılı: 2008
Tasarım: Thierry Wasser

Üst nota: Yeşil limon, Nane, Bergamot

Orta nota: Mohito akoru
Dip nota: Sedir, Vetiver


Guerlain Homme, hafif odunsu ve parlak asidik yeşil kokularla açılıyor. Özellikle fresh kokuları sevenler deneyebilir, alıştıklarından biraz farklı bir deneyim olacağını söyleyebilirim.



Parfümü incelemeye başladığımızda yeşil limon, nane ve vetiver nota olarak kendini gösteriyor ancak kokuyu bir konsept olarak alıp götüren koku lezzetli bir rom kokteyli olan mohito.


Diplere indikçe sedir + vetiver kombosu sazı eline alıyor ve kokuyu Prada'nın Infusion serilerine benzer bir sabunsu temizlik rayihasına doğru götürüyor.


Ofise uygun, rahatsızlık vermeyecek, genel olarak herkesin hoşuna gidebilecek bir parfüm.


Ama insan gene de Guerlain gibi firma "Homme" ismiyle parfüm çıkaracaksa böyle yazlık efil koku olmamalı diye düşünüyor. Misal bunun şekerli ve parlak limonlu kısmını kısıp meşe yosunu ile desteklese ve Homme diye çıkarsa, bunu da atıyorum Homme Sport diye çıkarsa sanki daha bir hoş olacakmış.


Ha, isme markaya takmam tabi ancak basit güzellikte bu koku sırf Guerlain diye 250 lira civarına satılıyor. Yani güzel olmasına güzel ama sanki maksimum 80-90 liralık bir Calvin Klein Summer 2011 vs. olmalıymış gibi. Özetle Guerlain, tıpkı yurdum cep telefonu firmalarının abuk vurgulu reklamları gibi "genç" e oynamış, ancak gençte bu kadar para olmaz, yanlış ata oynamış gibi biraz sanki.


Pazarlaması, reklamları, özellikle şişesi çok göz alıcı. Şişesini Pininfarina firması yapmış, ki yanılmıyorsam Ferrari'ye tasarım yapan firma bu.



Özetle, çok uygun fiyatlara yakalanırsa alınabilecek bir koku ancak mağaza fiyatını ödemeyin.


Koku: 7 Kalıcılık: 6 Farkedilirlik: 6 Genele Hitap: 8
Aldığıma pişman mıyım?: Tam şişe almadığım için değilim.








9 Temmuz 2011 Cumartesi

Givenchy Insensé Ultramarine


Çıkış Yılı: 1994


Üst nota: Karpuz, Bergamot, Kara üzüm, Kasnı otu
Orta nota: Nane, Kakule, Adaçayı, Çiçek notaları
Dip nota: Tütün, Sedir,Vetiver

Akuatik-taze parfümlerin artık erkek parfümlerinde yeni bir trend olarak yavaş yavaş etkilerini hissettirmeye başladığı 90lı yılların ortasında çıkmış olan Insensé Ultramarine, yıllardır sevenleri azalmadan kullanılmaya devam eden, belki de yavaş yavaş kült statüsüne erişmeye başlayan bir koku.

Karpuz ve bergamotun ferahlatıcı etkisiyle başlayan hafif meyveli-tatlı, taze kokusu, tenden uçana kadar çok fazla bir değişim göstermiyor. Nane aromasının da kendini gösterir şekilde bu ferahlatıcı etkiye katkıda bulunduğunu söyleyebilirim.

Orta notalarındaki hafif baharatlar ve çiçek notaları, parfümün genel karakterini fazla değiştirmiyor, hissetmek için derin derin içinize çekmeniz lazım geliyor biraz.

Dip notaları ise ya gene sabitleyici notalar olarak kullanılmış, ya da ben algılayamadım.

Özetle, baştan sona pek değişmeden genel ferahlatıcı etkisini sabit tutan, hoş bir bahar-yazlık koku, ama fazla bir özelliği olmadığını da belirtmek durumundayım.

Koku:7 Kalıcılık:7 Farkedilirlik:7 Genele Hitap: 7
Aldığıma pişman mıyım?: Sanırım beklentimi biraz yüksek tuttuğum için evet.

24 Haziran 2011 Cuma

Chanel Allure Homme Sport



Çıkış Yılı: 2004
Tasarım: Jacques Polge

Üst nota: Portakal, Mandalina, Deniz notaları, Aldehitler
Orta nota: Biber, Portakal çiçeği, Sedir
Dip nota: Tonka, Vetiver, Amber, Beyaz Misk

Chanel'in Allure serilerinden olan Homme Sport, ferah, hafif metalik narenciye aromaları içeren odunsu ye yumuşak baharatlı nazik bir koku.

Centilmen bir Akdeniz erkeği havası taşıyan parfüm, parlak bir turunçgil aroması ile açılıyor. Bahsettiğim hafif metalik keskinliği ilk 1-2 dakikasında biraz burun yakabilir ancak bu etkiyi neyse ki kısa bir süre içinde kaybediyor.

Bu turunçgilli açılış, yerini bir saat içersinde baharatlı ve odunsu notalara bırakıyor. Ayarında kullanılmış ve kokunun genel havasını bozmayan karabiber aroması, sedir ile birlikte parfümü yumuşak odunsu bir hale getiriyor.

İlk kullanımlarımda çok hoşuma gitmişti ancak daha sonra gittikçe sıkıcı olmaya başladığını farkettim. Uzun süreli kullanıma pek uygun değil. Ama boğmaz, kimsey rahatsız etmez, son derece nazik ve kendi halinde bir koku. Kullandığınızda güzel kokuyorsunuz, nokta.

Dengeli ve sakin yapısı, takım elbise, ofis ortamı gibi durumlarda kullanımını kolaylaştırıyor, ancak kesinlikle bir clubbing kokusu değil, zira kokusu çekici bir gourmand değil, hafif baharatlı ve narenciyeli bir centilmen kokusu. Her mevsim kullanılabilir, güvenli bir koku.

Kafa yapısı olarak YSL L'Homme'a da benzettiğimi söylemeliyim.

Koku: 8 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 7,5
Aldığıma pişman mıyım?: Hayır

11 Haziran 2011 Cumartesi

Christian Dior Higher Energy

Çıkış Yılı: 2003
Tasarım: Nathalia Gracia Cetto

Üst nota: Ananas, Kavun, Ardıçyemişi, Nane, Greyfurt
Orta nota: Muskat, Tütsü, Biber
Dip nota: Sandalağacı, Misk, Vetiver, Sedir

Paul Smith Story ile aynı tasarımcının elinden çıkmış olan Higher Energy, bahar-yazlık, sportif, ferah ve aynı zamanda erkeksi kokan bir parfüm. Şöyle Mayıs-Eylül arası gündelik olarak doya doya kullanılabilir.

Üstteki notaları görür görmez aklınızda bir koku canlandığını tahmin ediyorum. Polo Blue, Escada Sunset Heat, Acqua di Gio, Zegna Summer, Jil Sander gibi kokularda olduğu gibi Higher Energy de narenciye destekli kavun ve kokuyu biraz soğuklaştıran ardıçyemişi (Juniper Berry) ile açılıyor.

Üst notaları gayet iyi ve temiz kokuyor. Hangisi öne çıkıyor dersek greyfurt ve ananas diyebilirim, nane ise belli belirsiz, hemen hiç yok gibi.

Kardeşi Higher gibi, bu da orta notalarında hafif hafif baharatlılaşmaya başlıyor ancak bu geçiş çok yumuşak, kokunun yazlık karakterini hiç bozmadan çok hafif bir tütsü-baharat kokusu yarım saat içersinde kendisini göstermeye başlıyor.

Tendeki 4-5 saatlik kalıcılığının sonlarına gelindiğinde ise tatlı bir sedir, kendini ara ara belli eden yumuşak-çimensi bir vetiver ile birlikte kokunun geri kalan ömrüne rayiha olarak hakim oluyor.

Özetle, kokuyu farklı ve güzel kılan üst notalarındaki ferah meyve akorları. Hem düzgün kullanılmışlar hem de aynı zamanda erkeksi kokmayı başarıyor, misal bir Calvin Klein Escape bunu yapamıyor. Kokunun geri kalanı ise hafif hafif odunsu baharatlar ve vetiver miksi, sıradışı bit yanı yok.

Dior fiyat etiketlerini hak eder mi tartışılır ancak bahar-yaz günlük kullanımı için güvenli ve vasatın üstü bir sportif koku.

Koku: 7 Kalıcılık: 6,5 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 7
Aldığıma pişman mıyım?: Hayır





1 Haziran 2011 Çarşamba

Marc Jacobs Men

Çıkış Yılı: 2002
Tasarım: Ralf Schweiger

Üst nota: Selvi, Bergamot, Kakule, Zencefil
Orta nota: İncir, Gül, Siklamen
Dip nota: Sedir, Tonka, Paçuli

Marc Jacobs'ın yıllar sonra gelen Bang isimli kokusunu saymazsak tek erkek kokusu olan for men, ismi her ne kadar bu iddiada bulunsa da, unisex kullanıma açık ve net şekilde incir-hindistan cevizi-hafif çiçekler minvalinde ilerleyen bir parfüm.

Açıklanan notalarını okuduğumda açıkçası biraz şaşırdım. Hafif hafif gelen zencefil dışında odunsu notaları hiç alamadım diyebilirim.

Koku, ilk sıkıldığından itibaren incirin ve (belki bu etkiyi tonka veriyor) hindistan cevizi kokusunun etkisi altında. Pek değişmiyor ve lineer bir şekilde tenden uçana kadar kokusunu devam ettiriyor.

Yazlık, basit, ve güzelliğini belki de bu basitliğinden alan, aşırı sıkılmadığı takdirde rahatsız etmeyecek hafif tatlı, doğal bir incir-hindistancevizi kokusu, tropik ada gibi sanki.

Farkedilirliği ilk saatinde oldukça yüksekken, zaman ilerledikçe oldukça tene yakın kalıp doğal kokunuzmuş gibi hareket ediyor.

Bu tip tropik ada havası olan kokulara meraklıysanız denemenizi tavsiye ederim.

Koku: 7 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 6,5 Genele Hitap: 7
Aldığıma pişman mıyım?: Hayır

27 Mayıs 2011 Cuma

Lancome Hypnose

Çıkış yılı: 2007
Tasarım: Maurice Roucel ve Thierry Wasser

Üst nota: Bergamot, Mandalina, Nane, Kakule
Orta nota: Lavanta
Dip nota: Amber, Paçuli, Misk

Lancome'un ender erkek kokularından olan Hypnose, lavanta ağırlıklı, biraz tatlı baharatlı bir beyefendi kokusu.

Açılışındaki gayet düzgün kullanılmış narenciye aromaları, hafif nane ve bunları olgunlaştırıp toparlayan kakule ile ilk 15-20 dakikasında gayet farkedilir bir koku şöleni sunuyor.

Ancak yarım saat içersinde lavanta etkisini öylesine hissettiriyor ki koku o tatlı baharatlı halinden eskilerin lavanta kolonyalarına benzer bir hale bürünüyor. Lavantanın keskin kokusunu parfümünde pek istemeyenler kesinlikle denemeden almamalı, hatta açılışına da kanmamalı.

Diplerine doğru ilerledikçe paçuli ve amber ile koku standart baharatlı-odunsu bir erkek kokusu haline giriyor, ancak bir sorunu (ya da lavantaseverliğinize bağlı olarak güzelliği) kuvvetli lavantasını hiç kaybetmeyip biraz tekdüze ilerlemesi.

Bu denli keskin lavanta ve yumuşak baharatlı bir kokunun kuvvetli farkedilirliğinin yanında kalıcılığı ise biraz düşük.

Genel olarak, belli bir klasa sahip ve kot-tişört kaldırmayacak, sıcak havaları sevmeyecek, akşam yemeklerinde ve resmi ortamlarda kullanılabilecek olgun bir koku.


Koku: 6 Kalıcılık: 6,5 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 6
Aldığıma pişman mıyım?: Biraz

19 Mayıs 2011 Perşembe

Dior Homme




Çıkış Yılı: 2005
Tasarım: Olivier Polge

Üst nota: Lavanta, Adaçayı, Bergamot
Orta nota: İris, Griamber, Kakao, Kakule
Dip nota: Paçuli, Deri, Vetiver

Christian Dior, bu yeni serileriyle parfüm dünyasını biraz salladı ve kendisine yeni hayranlar kazandı. Intense, Sport, Cologne gibi farklı modelleri de olan bu seri, özellikle iris-kakao notalarıyla kimileri tarafından oldukça kadınsı bulunsa da, farklı birer deneyim olması ve kaliteli hissiyatıyla öne çıkıyor.

Parfümün açılışındaki bergamotla yumuşatılmış lavanta ve adaçayı çok hafif ve ferah, kesinlikle rahatsız etmiyor, kuru bir baharat etkisi yansıtmıyor. İlk yarım saati bu hafif otsu citrus aromalarla bir süre geçse de koku ana karakterini gittikçe daha da açığa çıkartıyor.

Kokunun karakterini ele geçirmiş üç aroma var, meşhur rujumsu kokuyu veren kuvvetli bir süsen, kokuyu tatlılaştıran kakao ve diplerine inildikçe eldiven gibi bir koku veren deri. Rujdan fazla çekinmemek lazım, zira etkisini gittikçe kakao ve deriye bırakıyor. Bunlar haricinde sadece hafif hafif yaş odunsu koku paçuliyi alabildim. Çok sevdiğim aromalar olan griamber ve vetiveri ise pek algılayamadım, yüksek ihtimal sabitleyici olarak kullanılmışlar.

Dior Homme, baskın rujumsu kokusu dolayısıyla tüm parfüm platformlarında çok tartışmalı bir koku. Beni o kadar da rahatsız etmedi. İlk denemelerimde gerçekten "evet bildiğin ruj kokuyor, bir erkek nasıl kullansın bunu" derken akabinde aldığım şişeyi düzenli kullanıma başladığımda favorilerim arasına girdi.

Koku, biraz uygun giyim, ve kesinlikle alışma süresi istiyor. Yumuşak, rafine, üzerinde çalışıldığı çok belli olan, alışıdık erkek parfümlerinin dışında çok keyifli bir deneyim. Uygun mevsimi, sıcak yaz günleri hariç her mevsim. Ancak pek günlük kullanıma uygun olmadığını da belirtmeliyim, kendine has bir klası mevcut, her ortamda ve giyim tarzında taşınmaz. Parfüm, kullanıcının önüne geçmemeli.

Dior Homme ve kardeşi Homme Intense, mass-market olarak tabir edilen, kitlelerin ulaşabileceği kokular arasında son yıllarda çıkmış en farklı, ilginç ve güzel kokan, tabu yıkan parfümlerden. Denenmesini şiddetle tavsiye ederim.

Dior, bu serisi için agresif bir reklam kampanyası düzenledi. Serinin tüm parfümlerinin yüzü olan Jude Law'un oynadığı, Guy Ritchie'nin çektiği reklam filmini de koymadan olmaz.




Koku: 9 Kalıcılık: 7,5 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 6
Aldığıma pişman mıyım?: Hayır

Önemli not: Dior'un parfümlerinin in-house reformülasyonundan Dior Homme da nasibini aldı. François Demachy'ye yaptırılan yeni Dior Homme (150 ml.lik şişelerde satılıyor) eskisini mumla aratıyor. Almaya niyetliyseniz eski 100 ml şişelerini özellikle arayınız.

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Paşabahçe Kolonya Serisi


Paşabahçe firması, köklü bir kolonya kültürü olan, ancak dev yabancı firmalar gibi "Eau de Cologne"larını çıkaramamış ülkemizde çok önemli bir boşluğu doldurmuş.

200 ml.lik şişelerde, 12 çeşit kokudan oluşan bu koleksiyon, 19.90 TL lik fiyatıyla kokularla haşır neşir herkesin deneyip şöyle en az 2-3 tanesini alması gereken bir seri.

Sizler için hepsini denedim, kokuları şöyle bir inceleyelim:

İncir: Ağacıyla, yaprağıyla, meyvesiyle çok doğal bir incir kokusu, bu rayihayı sevenler kaçırmasın.

Çay: Bulgari'nin Au The Blanc ve Au The Rouge edclerinden aşağı kalır yanı yok, kesinlikle alınmalı.

Misket limonu: Müthiş ferah bir lime kolonyası, serinetici ve çok hoş kokulu.

Greyfurt, Portakal ve Mandalina: Çok fazla etkilenmedim ancak iyi kokular, özellikle narenciye aromalarını sevenler alabilir.

Deniz: Big Babol sakızı gibi kokuyor, deniz kısmına anlam veremedim.

Leylak ve Lavanta: Bunlar da vaadettiği gibi kokuyor ancak iki rayiha da lineer (soliflor) olduğunda sevmediğim kokulardan.

Ihlamur: Ilık bir yaz akşamı, tertemiz mis gibi bir hava, ve bol bol ıhlamur ağacı...Serideki favorim.

Gül: Klasik gülsuyu gibi değil, taşınabilir bir koku olarak yapmışlar, ancak kadınlara daha çok hitap ediyor.

Tütün: Klasik tütün kolonyaları aklınıza gelmesin, gayet hoş bir erkek kokusu yapmışlar, burnu yormayan, yumuşak ve tatlı bir tütün.

Ihlamur ve Misket limonu kokularını çok beğenerek aldım, herkese tavsiye ederim. Pahalı markaların EDCleri ayarında çok akıllıca çıkarılmış bir seri, bravo Paşabahçe!

Paşabahçe mağazalarında deneyerek, veya size yakın mağazası yoksa kendi online alışveriş sitelerinden alabilirsiniz. Kalıcılıkları 2 saat civarı, hepsi nazik, rahatsızlık vermeyen kokular.

30 Nisan 2011 Cumartesi

Guerlain Habit Rouge

Çıkış Yılı: 2003
Tasarım: Jean Paul Guerlain

Üst nota: Portakal, Fesleğen, Bergamot, Limon
Orta nota: Sandal ağacı, Paçuli, Sedir, Yasemin, Tarçın, Gül
Dip nota: Deri, Griamber, Vanilya, Benzoin, Meşe yosunu

1965 yılında piyasaya sürülen, Guerlain'in klasikleşen kokularından biri olan Habit Rouge'un yazacağım bu versiyonu, 2003 yılında yenilenmiş hali.

"Kırmızı elbise (ceket, giysi vs.)" gibi bir anlamı olan parfüm, klasik bir centilmen kokusu, günlük kullanılacak ferah bir koku değil.

Üst notaları her ne kadar ferah gözükse de çok dolgun kullanılmışlar, ancak bayık da değiller. Özellikle portakal ve fesleğen kendilerini cidden gösteriyorlar. Hafif asidik parlak bir portakal kokusuna eşlik eden, açılışı tam otsu bir hale sokmasa da yazlık genç işi olmasını engelleyen hoş bir fesleğen aroması ile açılıyor.

10-15 dakika içersinde orta notalarına geçildiğinde ise cömertçe kullanılmış odunsu baharatlı aromalar tanıdık bir kokuyu ortaya çıkarıyor: Coca-Cola!

Gerçekten parfüm kola kokusuna çok benziyor. Ancak garip ve çözmesi zor bir parfüm olduğunu söylemeliyim. Bazen sarışın bir kadının üzerinde hayal ederken, bazen de tam bir erkek kokusu diyorsunuz, çok ikileme düştüğüm bir parfüm oldu açıkçası Habit Rouge. Ancak belli bir özgüven ve giyim tarzı istediği besbelli olan, asla sıradan olmayan bir parfüm.

Beğenirseniz gerçekten çok beğenirsiniz, kendine özgü ilginç bir parfüm.

Dip notalarında ise bu limonlu kola kokusu düzgün bir şekilde deriye ve meşe yosununa ilerliyor, rahatsız edici hiç bir yanı yok. Sadece vanilyanın bu kombinasyonda sırıttığını düşünüyorum.

Koku: 7 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 6
Aldığıma pişman mıyım?: Biraz


28 Nisan 2011 Perşembe

Ralph Lauren Polo Blue

Çıkış Yılı: 2002
Tasarım: Carlos Benaim - Christophe Laudamiel

Üst nota: Kavun, Salatalık, Mandalina
Orta nota: Sardunya, Adaçayı, Fesleğen
Dip nota: Misk, Deri, Paçuli, Meşe yosunu

Ralph Lauren firmasının gene fresh aleminde amiral gemilerinden olan bu koku, Calvin Klein, Davidoff, Tommy Hilfiger gibi kokulardaki "hiç kimseyi rahatsız etmeden hoş kokma" minvalindeki klasik Amerikan hayat tarzını yansıtan bir parfüm, çok ama çok güvenli bir koku.

Üst notalarındaki aromalar tam bahar-yazlık, kavun-mandalina-salatalık üçlüsüyle açılan bir kokuya temiz ve ferah kokuları seven hiç bir erkeğin hayır diyebileceğine inanmıyorum.

Orta notalarına geçildikçe Armani-YSL tarzı Akdeniz baharatlarını kullanarak biraz daha erkeksi bir havaya bürünüyor.

Diplerinde bahsedilen notalar ise belli ki sabitleyici olarak kullanılmış, kendilerini birer akor olarak pek hissettiremiyorlar.

Nihayetinde Polo Blue tartışmaya gerek bırakmadan güzel kokmayı ve hiç kimseyi rahatsız etmemeyi hedefleyenlere hitap eden, ancak çok da bir özelliği olmayan bir parfüm. Uzun süre kullanımda sıkıcı olur ancak denenmeli, hatta Acqua di Gio ile birlikte bir referans olarak alınmalı.

Koku: 7 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 8
Aldığıma pişman mıyım?: Hayır

YSL La Nuit de L'Homme

Çıkış Yılı: 2009
Tasarım: Pierre Wargnye

Üst nota: Kakule
Orta nota: Bergamot, Sedir, Lavanta
Dip nota: Vetiver, Kimyon

Hakkında bir şeyler yazmaya bile üşendiğim bir koku. Üzgünüm, çok kısa bir post olacak. Paco Rabanne firması, 1 Million taklit edildiği için YSL'a dava açmalı. Zaten PR 1 Million da çok çiğ tatlılığıyla asla bana hitap etmeyen bir koku olduğu için bu kokuya da tahammül edemedim. İlginin üzerinde olmasını isteyen gençler kullanabilir, rafine bir yanı olmadığına inanıyorum, YSL firmasına da hiç yakıştıramadım.

Koku: 4 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 7
Aldığıma pişman mıyım?: Evet


21 Nisan 2011 Perşembe

R de Revillon



Konuk yazar almaya devam ediyoruz:) Nevi şahsına münhasır tarzıyla, müthiş gizemli tutmak istediği "Bacanak" müstear ismiyle, sevdiğim bir dostumun "Şunu bi koklasana"ya hediyesidir...


Parfüm notaları: Lavanta, wormwood (absinthe şeysi), petitgrain (portakal dalı ve yaprağı), biberiye, karanfil (çiçek), geranium (gülümsü bi molekül işte, geraniol) çam yaprağı, köknar (bu da bir çamsı), tarçın, sedir, yosun ve tonka. İMİŞ! Ekstra olarak ilgilenen arkadaşlara burnuma menekşe yaprağı benzeri bir koku ve paçuli geldiğini söyleyebilirim.


Maurice Roucel isimli üstadımızın elinden çıkan bu parfüm, bir tür "serin fujer" yahut "kuaför kokusu".

Berber kokusu olarak nitelendirdiğim fujerlerde amber/sandal/tonka sıcaklığına doğru bir gidiş ve bir nebze de olsa tatlandırılmış lavanta&bergamot varken bu arkadaşlar daha ziyade Cool Water, Green Irish Tweed, Chez Bond ya da Arko gibi daha serin FİREŞ takılıyorlar.

Oldukça kompleks fakat "güzel harmanlanmış; notalar sırıtmıyor." Yani evde kullanıma müsait. Demek istiyorum ki kendine has bir karakteri var. Kimsenin kullanmayıp bilmediği ve kimsenin kullanılmasına itiraz etmeyeceği "iş gören" bir kardeşimiz.

Doğal ile sentetik karışık freşliğinin arkasından gelen drydown tüm notaların ufalarak birer baharat misali doğal kokulu sıcak bir odunsu (sedir değil de sandal gibi, talaştan ziyade tatlıca) baz üzerine yerleşmesi şeklinde gerçekleşiyor. Tenden fazla uzaklaşmadığı bu esnada ben koklamaya doyamıyorum. Bu süre oldukça uzun sürüyor.

Bulduğunuz yerde alın kenara koyun diye tavsiye verebilirim. Ya da kullanmayın bana ne :)

Puanlar: Bin

19 Nisan 2011 Salı

Germaine Cellier ve Bandit


Parfümör, koku aşığı sevgili Vedat Ozan'ın ricamı kırmayarak "Şunu bi koklasana" için gönderdiği yazıyı mutlulukla sunar, kendisine bir kez daha teşekkür ederim...

Germaine Cellier (1909-1976) ve Bandit (Robert Piguet, 1944)














Modern parfümlerin büyük dünyasında kadın parfümörlere çok sık rastlamıyoruz. En azından 20. yüzyılın ilk yarısında çok daha seyrektir kadın parfümörlerin isimlerinin geçmesi. Yakın yıllarda Josephine Capatano, Sophie Grosjman, Annie Buzantian veya Olivia Giacobetti gibi isimler parfüm dünyasının kapalı kapıları arkasında ünlenmiş olmalarına rağmen, bu işlerin de elbette bir başlangıcı var. İşte, tam da bu nedenle Germaine Cellier önemli bir isim. Üstelik sadece kadın parfümörler arasında değil, tüm parfümörlerin dünyasında bir yıldız gibi parlayan, sıra dışı, çılgın, marjinal bir karakter.




Germaine Cellier, 26 Ocak 1909’da Bordeaux’da doğuyor, yani Fransa’nın şarap başkentinde. Eğitim yılları Bordeaux ve daha sonra taşındığı Paris’te geçiyor. Paris’te aldığı eğitim, kimya üzerine. Çocukluğunun karanfil kokulu tarlalarda geçtiğinden, ileriki yıllarda çokça bahsediyor hayatını anlatırken. Yani koku hafızasında önemli yer tutan bir çiçeksilik var ama, bu onun ileriki yıllarda sadece floral parfümlere ilgi duymasını gerektirmiyor. Parfüm tarihine kilometre taşı olmuş üç çok önemli tasarımı var: Bandit, Fracas ve Vent Vert. Bunlardan Fracas mesela, kendinden sonrası için kulvar açmış, kuvvetli bir tuberose (sümbülteber) parfümü. Ama diğer iki efsane parfümü olan Bandit veya Vent Vert için aynı çiçeksi karakteri etiketlemek mümkün değil.



O dönemlerde Coty, Guerlain, Houbigant ve Caron gibi parfüm evleri kendi kokularını tasarlamakta, Givaudan ve Roure gibi şirketler de bu parfümlere gerekli hammaddeleri üretmekteler. Bir başka dünyada da tekstil ve moda tasarımcıları kendi hallerinde yeni ve baştan çıkarıcı giysiler tasarlamakta, bu sayede de hem isimleri hem markaları ile bilinirliklerini arttırmaktalar. Roure şirketinin yenilikçi yöneticisi Louis Amic ve çılgın parfümcüsü Germaine Cellier, bu paralel evrenlerin varlığnı, daha doğrusu kesişebilecek özelliğini fark edip, bugün için artık parfüm dünyasının ana karakteri haline gelmiş bir akımı başlatmakta gecikmezler. Madem modacıların bu kadar meşhur isimleri vardır ve madem kokucular bu kadar güzel parfüm hammaddeleri üretiyorlardır, neden bu ikisi birleşmesinler ve bir sinerji yaratmasınlar?



Cellier, dönemin en ünlü modacılarından Paul Poiret için çalışan başka bir moda tasarımcısı Robert Piguet ile tanışır. Piguet, Poiret’nin yanından ayrılıp kendi modaevini kurmuş, savaş yılları sonrası insanların aç olduğu cıvıl cıvıl ve görkemli giysi tasarımları ile moda dünyasını bu kez kendi adına çalkalamaya başlamıştır.



Akranlarından farklı olarak, aynı zamanda kendi ismini taşıyan bir parfümün sahibi olmak gibi de bir rüyası vardır Piguet’nin. Özel sohbetlerde sürekli gemiler, korsanlar ve maceralardan bahseden Piguet, savaşın son günlerinden hemen sonra mankenlerinin gaz maskeleri, silahlar ve maskelerle podyuma çıktıkları bir defile düzenler ve Cellier de bu defileye koşut olarak 1944 yılında Bandit (Haydut) isminde bir parfüm tasarlayarak onun kendi adını taşıyan bir parfüm rüyasının gerçekleşmesine sebep olur.



Bandit’nin içinde yeni bir aroma kimyasalı olan Iso Butyl Quinoline vardır ve %1 gibi görece cömert bir oranda kullanılmıştır. IBQ, deri gibi kokan bir kimyasaldır ve içine girdiği parfüme de bu yönde bir sapma verir. Doğada mevcut bir molekül değildir, yani tam anlamıyla sentetik diyebiliriz bu molekül için. Aslında parfümlerde deri havasını vermek için kullanılan “quinoline”ler 1880’lerde ortaya çıkarlar ve dediğim gibi hem deri, hem isli kokan bir karakterleri vardır. Ancak parfümlerde belirgin kullanımları 1919’da Caron’un Tabac Blonde, 1924’te Chanel’in Cuir de Russie, 1933’te Lanvin’in Scandal’ında daha belirgin bir hal alır. En çarpıcı kullanım örneği ise, tahmin edebileceğiniz gibi, Piquet’nin Bandit’sidir.






Bandit’nin üst notalarında aldehitler, portakal, gardenya, galbanum (kasnı) ve neroli (acı portakal ağacı çiçeği), kalp notalarında karanfil çiçeği, gül, süsen kökü (iris veya orris root) ve yasemin, dip notalarda ise deri, gri amber, tefarik (paçuli), misk, civet, meşe yosunu, kabe samanı (vetyver) ve mür (myrrh) yer alır. Bu piramit yapısı içinde yer alan gerek kabe samanı (vetyver), gerek meşe yosunu gerekse mür’ün (myrrh), iso butyl quinoline’i destekleyen acımsı bir kokuları vardır. Bu acılık, kalp notalardaki süsen kökü (iris veya orris root) ile nötralize edilip gül ve yaseminle tatlandıktan sonra üst notalardaki neroli (acı portakal ağacı çiçeği) ile aslına sadık kalır ve aldehitler ile patlayarak kendini ölümsüz kılan kokusal kompozisyonu tamamlar.








Bandit, o döneme kadar seyrek üretilen deri kokulu parfümlerin en uç ve en bilindik örneği. Değişen toplum yapısına paralel ortaya çıkmaya başlayan deri fetişizmine belirgin erotik göndermeler yapıyor sıra dışı deri kokusuyla. Zaten Cellier de bu parfümü, kendisi gibi olan, yani cinsel tercih olarak kendi cinsinden hoşlanan kadınlara adıyor. Parfüm, kokusal bildirim olarak Marka sahibi Robert Piquet’nin avangard moda tasarımlarına uyum sağladığı gibi, aynı zamanda Gabriel (Coco) Chanel’in “Bir kadın çiçek gibi değil, kadın gibi kokmalıdır” cümlesine de uzaktan bir baş selamı veriyor.



Üretimine uzun süre ara verilen Bandit, 1999 yılında yeniden piyasaya sürüldü; ancak yeni Bandit ile eskisi arasında maalesef çok büyük farklar var. Gene de modacıların kendi isimleri ile parfüm ürettirmeleri akımının başlatıcısı olan bu sıra dışı parfümü, bütün değişimine rağmen denemeye değer diye düşünüyorum.



Parfümün yaratıcısı Germaine Cellier’in diğer bazı ünlü parfüm tasarımları: Balenciaga La Fuite des Heures, Balmain Elysées 63.84, Balmain Jolie Madame, Balmain Vent Vert, Balmain Monsieur Balmain, Nina Ricci Coeur Joie, ve Robert Piguet Fracas.



--Vedat OZAN

16 Nisan 2011 Cumartesi

Escada Magnetism


Çıkış Yılı: 2004
Tasarım: Michel Almairac

Üst nota: Safran, Schinus
Orta nota: Deri, Sandal ağacı, Sedir
Dip nota: Tolu balsamı, Griamber, Misk

Açıklanan üst notalardan pek bir şey anlamadığımı belirtmeliyim. İlk defa karşılaştığım Schinus denen bitkinin dilimizde "yalancı karabiber ağacı" diye geçtiğini zirai sitelerden öğrendim, dolayısıyla kokusuna aşina değilim.

Uzun yıllar önce sanırım Uludağ gazoz, "Çakmaktaş Kola" diye bir şey çıkarmıştı, böğürtlen aromalı kola idi. Başlangıcı aynen bunun gibi kokuyor. Çekici, hafif kadınsı, çok az baharatlı bir açılışı var.

Yarım saat içersinde bu etkisini biraz sakinleştirip klasik sandal-sedir tatlı baharat kombinasyonuna ilerliyor. Deri notası ise has deri parfümlerinde olduğu gibi kendini ayrıca belli etmiyor ancak çok yakından koklayınca hissediliyor.

Tendeki gelişiminin zamanla cidden kokunun karakterini değiştirdiğini söyleyebilirim. İlk denemenizde iyi veya kötü yönde karar vermeyin, zira ilk sıkıldığındaki "böğürtlenli kola" kokusunu giderek kaybedip hafif derili, tatlı sedirli-sandallı bir hale dönüşüyor.

Dip notalarında ise griamber ve misk çok yapay kalıyor, kendini pek hissettiremiyorlar, sanırım sadece bağlayıcı olarak kullanılmışlar. Ancak vanilya mevcut.

Kokunun iki karakteri var, agresif ve tatlı ilk bir saati, ve daha sonra tenden uçana kadarki deri ve sandal ağacı kombinasyonu. İlk anlarında farkedirliği gayet iyiyken, bir saat içersinde cidden sönmeye başlayıp hoş bir ten kokusuna dönüşüyor. Kalıcılığı ise kıyafetlerde daha iyi olacaktır.

Fazla sıkmamaya dikkat ederek sıcak yaz günleri harici her mevsim kullanılabilir. Kadınların kullanımına da uygun, maço bir tarafı yok.

Nevi şahsına münhasır, çekici, hoş bir koku, özellikle 18-25 yaş grubunun denemesini tavsiye ederim.

Koku: 6 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 6 Genele Hitap: 7
Bir daha alır mıyım?: Sanmam, çok etkilenmedim.