28 Ekim 2014 Salı

Chanel Sycomore

Çıkış Yılı: 2008
Tasarım: Jacques Polge & Christopher Sheldrake

Nota özeti: Tatlı vetiver


Zaten lüks bir marka olan Chanel'in daha da üst segment olan Les Exclusifs serisi parfümlerinin amiral gemilerinden olan Sycomore ile karşı karşıyayız.

Chanel Les Exlusifs serisi

Yorumlayacağım Sycomore, aslında 1930 yılı çıkışlı bir Chanel klasiğinin Les Exclusifs serisi altında bir 2008 yorumu. Eskisi nasıl kokar, nedir malesef bir fikrim yok, ancak elimizdeki de harika bir parfüm olduğundan kaybettiğimiz çok fazla bir şey yok diye düşünüyorum.


Sycomore, aslında genel hatlarıyla bir vetiver parfümü. Vetiver aromasının nasıl değişik alanlarda kullanıldığını daha önceki Vetiver Dosyası yazımda incelemiştim. Sycomore ise tam nevi şahsına münhasır, tatlı vetiver diyebileceğimiz bir gri alanda.

                                              


Vetiverin kendine has kokusunu her daim hissettirmekle beraber, Sycomore'u farklı yapan, kavrulmuş fındık/fındık kabuğu kokusunu ve destek sandal aromalarını taşıması.


Adeta bir gourmand/vetiver şeklinde ilerleyen Sycomore'u beğenmemek cidden güç. Ben kendisini parfüm aleminde esaslı bir sanat eseri olarak görüp, en sevdiğim vetiver parfümü olarak çoktan ilan ediyorum. 





Parfümseverim diyen bir kişinin dolabında, vetivere özel nefreti yoksa muhakkak bulunması gereken bir başucu eseri Sycomore.

Klasik notayı, hafif tatlılık, tütsü ve sandal ile besleyen bu şaheseri denemeyen demiyorum, kullanmayan çok şey kaybediyor.

Hafifçe soğuk havalarda tavsiye etmekle beraber ofis kullanımına da gayet uygun.

Enfes.





Koku: 10 Kalıcılık: 8 Farkedilirlik: 8 Genele Hitap: 8

7 Ekim 2014 Salı

Creed Virgin Island Water



Çıkış Yılı:  2007
Tasarım: Creed ailesi

Üst nota: Lime, Hindistan cevizi, Bergamot, Mandalina
Orta nota: Yasemin, Ylang-Ylang, Zencefil
Dip nota: Beyaz misk, Rom, Şeker kamışı


Creed markası parfümlerinin ünlüler için tasarlandığı/kullanıldığı pazarlamasını oldukça yoğun yapan bir parfümevi. Virgin Island Water için ise mütevazi davranılıp, sadece Creed ailesinin bir Karayip gezisinden esinlendildiği belirtiliyor.

İsim, tasarım ve konsept olarak en başarılı bulduğum Creed parfümüyle başbaşayız. Virgin Island Water, Creed ailesinin Porto Riko açıklarındaki Britanya kontrolünde bulunan Virgin Islands'a yapılan bir seyahate adanmış.

Parfüm, ilk olarak Karayipler denince akla gelen tüm steryotipleri yansıtıyor.


Ha bunlar nedir, parlak citrus, hindistan cevizi ve rom. Kokunun açıklanan notalarındaki tüm vesaireyi bir kenara bırakırsak, Virgin Island Water ağırlıkla bir lime, hindistan cevizi ve rom kokusu. Ünlü kokteyller Pina Colada ve Margarita kokularını fena andırıyor haliyle.

Yani kokunun görsel hali özetle bu:



Creed parfümlerinde sıklıkla rastlanan batch, yani bir üretim yılının diğerini tutmamasını, marka tamamen doğal hammaddeler kullanmasına, ve bunların her yıl rekoltesinde/hasadında/kalitesinde değişiklikler gösterebilmesine bağlıyor. Marka ile ilgili en çok kullanıcı şikayeti de bu konuda, bunca para verdiği bir konuda bir şişenin diğerini tutmayabilmesi.

Ben şahsen üç değişik Virgin Island Water deneyimledim. İngiltere'den aldığım elimdeki şişe şanslıyım ki en iyi diye bahsedebileceğim batch: Parlak bir lime, doğal bir Hindistan cevizi ve uzun süren performans.

Deneyimlediğim diğer VIWlerde ise daha kuru bi citrus açılış ve boğuk bir Hindistan cevizi aroması gördüm. Zaten Hindistan cevizinin parfümlerde çok riskli bir kullanım olduğunu düşünüyorum. Aşırıya kaçıldığında Marc Jacobs Man'de olduğu gibi gereksiz bir tatlılık, veyahut büyük umutlarla deneyip beğenmediğim Heeley Cocobello'da olduğu gibi boğuk bir nemlilik olabiliyor.

Neyse ki bu konuda Virgin Island Water'ın bahsettiğim iyi batch'i gerçekten alanında tartışılmaz bir kral.



İlk sıkıldığı andan itibaren, tenden uçana kadar ilerleyen lime-hindistan cevizi- rom kombosu, kaliteli bir kokteyl ve parti ortamı gibi kokuyor.

Şüphesiz bir yaz ve spor giyim kokusu olan Virgin Island Water'ı bu tip kokuları seven parfümseverlerin es geçmemesini özellikle öneriyorum.

Koku: 8 Kalıcılık : 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 7


22 Eylül 2014 Pazartesi

A Lab on Fire – What we do in Paris is Secret




Çıkış Yılı: 2012    
Tasarım: Dominique Ropion

Üst nota: Bergamot, Bal, Liçi meyvesi
Orta nota: Gül, Vanilya, Helyotrop

Dip nota: Tonka fasülyesi, Sandalağacı, Griamber


Gün geçmiyor ki muhtelif ilginç niş markalar çıkmasın. A lab on Fire da Amerika merkezli, tasarımcıları yüksek kaliteli malzemelerle tamamen serbest bırakıp parfümler tasarlatan bir proje. 

Çalıştığı parfümörler arasında Bruno Jovanovic, Olivier Polge, Carlos Benaim, Alberto Morillas, Dominique Ropion, Sophia Grosjman, Thierry Wasser gibi isimler mevcut.




Elit seviye burunlara yaptırılan bu kokular, Brooklyn çevresindeki yerel sanatçılar tarafından elle teker teker paketlenip, her şişesi ayrı bir eser olarak pazarlanıyor. Doğrudur, yapıyorlardır.





Parfümümüze gelirsek, şimdi isminden mütevellit insanı bir meraka cezbediyor, fakat Paris’te bir sır olarak yapılan şey, tatlı-meyveli bir kadın parfümüymüş, çok da matah bir şey değilmiş meğerse.

İsmi çok uzun olduğu için koku diyeceğim kısaca, koku, floral gourmand tarafının aslında sancaktarlarından olabilir. Floralliğini hafifçe gülden, gourmandlığını ise ağırlığını kırmızı meyvelerden olmak üzere vanilya ve badem ezmesivari bir kokudan alıyor.


İlk sıkıldığında bergamot çok iyi hissettirilmiş, çok sulu bir narenciye etkisi etrafı sarıyor fakat oldukça kısa sürüyor. 

Kırmızı meyveler (liçi) anında vanilyayla birlikte gülü bile bastırarak, sazı eline alıp çok da bırakmaya niyeti olmadığını koku tenden uçana kadar gösteriyor.







Tendeki 8 saati bulan macerasını ise aslında piyasa parfümlerinden biraz aşina olduğumuz tonka-sandal kombosuyla sonlandırıyor.


Bu parfümü özel yapan, baştaki kısa süren etkileyici narenciye, ve devam eden kırmızı meyve tatlılığı. 



Ağdalı meyveli yapısı nedeniyle feminen kullanıma yakın gördüğüm bu parfümü soğuk mevsimlerde 30 yaş altı kadınlara rahatlıkla önerebilirim.


Koku: 7 Kalıcılık: 8 Farkedilirlik: 8 Genele Hitap: 6



19 Eylül 2014 Cuma

Histoires de Parfums - 1828




Üst nota: Greyfurt, Limon, Mandalina, Okaliptüs
Orta nota: Biber, Küçük Hindistan cevizi (nutmeg)
Dip nota: Sedir, Tütsü, Vetiver, Çam

Gerald Ghislain ve Histoires de Parfums markası ile oluşturduğu duruşundan 1725 ile ilgili yazıda biraz bahsetmiştim.

1828 isimli parfümlerini de , bu tarihte doğan, dünyanın en büyük yazar ve vizyonerlerinden olan, benim de kişisel hayranlığım bulunan bir Fransız’a, Jules Verne’e adamışlar.





Bilimkurgunun babası Jules Verne (1828-1905), Nantes şehrinde dünyaya geliyor. Babası gibi avukat olma yolunda ilerlerken çekiyor emaneti ve esas sevdası edebiyata yöneliyor.  Paris edebiyat çevresinde Alexandre Dumas gibi elinden tutan adamlar da olunca, kısa hikayeleri yayınlanmaya başlıyor ve çok tutuluyor.


35 aşındayken de “Balonla Beş Hafta” romanı patlayınca Verne artık tutulamıyor. Edebiyatta yeni bir dal, bilimsel roman hoş geliyor. 80 Günde Devrialem, Denizler Altında 20.000 Fersah, Ay'a Yolculuk gibi eserleriyle modern bilim adamlarının bile çekinmeden ilham kaynağı olduğunu söyledikleri Verne'i saygı ve sevgiyle anıyoruz.




Parfümümüze gelince, Ghislain, 1828’i yaratırken bence özellikle aklında 80 Günde Devrialem varmış. Neden derseniz kokumuzun çok ilginç geçiş fazları var, üstten alta notaları takip ederseniz parlak narenciyeden hafif tatlıya, ve daha sert baharatlara doğru inen yolculuğu görüyoruz, koku da aynen böyle ilerliyor.

İlk sıkıldığında oldukça ferah, özellikle greyfurt ve okaliptüsün serinleyici etkisiyle yüze çarpan 1828, bir saat içersinde ilginç değişimler göstermeye başlıyor ve önce biraz tatlı tatlı nutmeg vurmaya başlıyor.

Bu safhasını da atlattıktan sonra tende uzun süre kalmaya devam edecek olan dip notalarıyla adeta bir odunsu-tütsülü parfüm gibi davranıyor. Yani Mösyö Fogg Akdeniz kıyılarından, Orta doğu üzerinden Hindistan taraflarına, ordan da yine direksiyon kırarak Sibirya çamlıklarına gitmiş gibi hissediyorum parfümün geçişlerini yaşarken.

Unisexliği yok, bence tam bir erkek parfümü, ve gene tam bir kapalı alan ve ofis kokusu, bahar aylarında bol uygulamayla dışarda da kullanılabilir.

Koku: 8 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik:7 Genele Hitap: 8



16 Eylül 2014 Salı

Parfums de Marly - Herod




Çıkış Yılı: 2012
Tasarım: Olivier Pescheux

Üst nota: Tarçın, Biber
Orta Nota: Tütün, Osmanthus, Laden reçinesi,  Günlük tütsüsü (frankincense)
Dip nota: Vanilya, Sedir, Vetiver, Paçuli, Misk


Adı pek duyulmamış niş markalardan olan Parfums de Marly, ilhamını 1700lerde Fransa Kralı XV. Louis’nin atlarından alıyor.

O tarihlerde Fransa, Grasse ve Paris ile parfüm aleminde tartışılmaz tek lider. Kral da her gün sarayına ve saraydaki fıskiyelerden fışkırtılan sulara katılmak üzere parfüm üzerine parfüm ısmarlıyor. Hatta sarayın ismi bile halk arasında “la cour perfumée” – parfümlü divan olarak anılıyor.

Aynı zamanda atlara da pek sevdalı olan Louis’ye Tunus Emiri sekiz adet at hediye ediyor.  Marly şatosunda bakılan bu atlar, markanın ilhamı.

Modern  Safkan at yarışçılığına baktığımızda hemen hemen tüm atların aşağıdaki üç attan geldiğini görürüz. Louis’ye hediye edilen, ve markanın modelleri arasında bu atlar da mevcut. Anlatacağım parfüm Herod ama bunlar güzel bilgiler.

İŞTE O ATLAR:

Darley Arap: Modern yarış atı arap safkanların Y kromozomu takip edildiğinde, çoğunun soyunun 1704 yılında Suriye’den Sir Thomas Darley’nin bulup İngiltere’ye getirdiği bu safkan Darley’den geldiği görülür. 





Godolphin Arap:  İsmini kendisini çok seven sahibi  Lord Francis Godolphin’den alan bu safkan, aslında Fransız Sarayı’na  hediye dildiğinde Louis’den çok fazla ihtimam görmemiştir, hatta arabaya koşulduğu bile söylenir.  XV. Louis’den sonraki sahibi Lord Godolphin’in İngiltere’ye götürmesiyle ünü artmıştır. Bakın çok meşhur,  filmi çekilen Seabiscuit mesela bir Godolphin tayıdır.





Byerley Turk: Safkan İngiliz yarış atlarının atası olarak kabul edilir. Yüzbaşı Robert Byerley’nin, Osmanlı’nın başarısız  2. Viyana Kuşatması’ndan sonra Hrıstiyan orduların ele geçirdiği Buda kalesinde bu atı bulduğu söylenir.  Britanya’ya giden safkan, unutulmaz bir savaş ve yarış atı olarak tarihe geçer.





Marly şatosunda bakılan bu atların heykelleri halen Şanzelize’de görünebilir.















Bu da gördüğümüz üzre Herod'un şişesi.










Marly’nin en popüler parfümlerinden biri olan Herod’a ismini veren 1758 doğumlu safkan ise Byerley Turk’un bizzat torunu ve İngiliz atçılık tarihinde çok önemli bir safkan. Byerley’nin soyunu en iyi devam ettiren, çok başarılı bir yarış atı.

Tüm bu güzel bilgilerden sonra parfümümüze gelirsek, Herod, Tom Ford Tobacco Vanille kafasında, tütün ve vanilya egemenliğinde oldukça güzel bir parfüm.

Tartışmasız bir şekilde tatlı bir parfüm olan Herod’un ustalıkla işlenmiş performansı ve aurası, bu tatlılığının kapalı mekanlarda bile rahatça kullanılabilmesine el veriyor, fakat gene de tabi ki fazla sıkmamak da gerekiyor. TV’e göre çok daha sakin bir parfüm Herod.


Marly parfümleri


Orta notalarda, aslında en güzeli Jubilation XXV’de kullanılan günlük tütsüsü de kendini biraz gösteriyor, o tütün-vanilya tatlılığından sıyrılıp baharatlı tarafa da göz kırpmayı biliyor.

Dolayısıyla koku, sıradan bir TATLILI koku olmaktan ziyade düzgün baharat notaları da yedirilmiş, çocuksu bir tatlılıktan ziyade, sıcak ve romantik bir parfüm olmayı başarıyor.

Uygun dozajlama ile iç mekanlarda da kullanılabilir, fakat gene de ideal kullanımı dış mekan ve soğuk havalar.

Kokusuyla iç ısıtan, ancak fiyatıyla biraz cep yakan Herod, tatlı parfümleri sevenler için şaheser olmaya aday.

Koku: 9 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 7


                       






15 Eylül 2014 Pazartesi

Histoires de Parfums 1725





Çıkış Yılı: 2012
Tasarım: Gérald Ghislain

Üst nota: Bergamot, Greyfurt, Meyankökü
Orta Nota: Lavanta, Yıldız anason
Dip nota: Vanilya, Badem, Sandalağacı, Amber


En sevdiğim niş markalardan olan Histoires de Parfums, markanın yaratıcısı ve kokuları tasarlayan parfümör Gérald Ghislain’in liderliğinde dolu dizgin ilerleyen, ve birkaç boş atış dışında hemen her parfümünü oldukça takdir ettiğim bir marka.



Parfümerilerde de çok takdir ettiğim ilginç bir sunumları var





Marka konsept olarak bir “Koku Kütüphanesi” yapmak üzere yola çıkmış ve ilk serideki parfümlerinin isimleri bir yıl ve tarihi bir kişilikle özdeşleştirilmiş halde.





HdP sevgimi başlatan ilk parfümü 1725 olmuştu, ve bu tarih de birinin doğum günü. Ünlü çapkın Giacomo Girolamo, yani herkesin bildiği ismiyle Casanova’ya adanmış bir koku.

1725, ilk sıkıldığında lavanta destekli, hafif tatlı narenciye notalarıyla açılıyor. Koku aslında tam bir joker, hem fujer janrına selam çakan bir erkeksi havası, hem de naif bir tatlılığı var. Açıkçası Ghislain çok iyi bir iş başarmış

Orta notalarına geçtikçe eski kafa fujerlere teğet geçen hafiften bir bitkisellik kendini göstermeye başlıyor. Bu, pudralı tatlılığını da hiç terk etmeden yapılan bir geçiş.

Tenden uçmaya yakın saatlerinde ise vanilya ve badem ile tatlı bir veda yapıyor, ancak kesinlikle bayık bir tatlılığı yok, dediğim gibi tüm sivrilikleri törpülenmiş ve üzerinde iyi çalışıldığı belli bir parfüm 1725.


1725 bence dünyanın en iyi erkek parfümlerinden biri olan Invasion Barbare’a da bir hayli benziyor. 

Özetle şık narenciyeler, hafif bitkisellik, ve bir tutam vanilya şeklinde ilerleyen, kimsenin kolay kolay beğenmedim diyemeyeceği 1725, hafif çekingen aurası ile de tam bir ofis parfümü.

Modern erkek parfümü nasıl olur dersini veren Invasion Barbare ve 1725 ile fark yaratacağınızdan emin olabilirsiniz.

Koku: 9 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik : 7 Genele Hitap: 8



23 Haziran 2014 Pazartesi

Dolce Gabbana The One Gentleman



Çıkış Yılı: 2010
Tasarım: Bulamadım

Üst nota: Biber, Lavanta
Orta nota: Tereotu, Kakule
Dip nota: Vanilya, Paçuli

Dolce Gabbana'nın kadınlı erkekli The One serisinden bir flanker olan Gentleman, ferah-baharatlı bir parfüm.

Aslında Gentleman, çok az vanilya içeren bir paçuli parfümü, ancak misal Chanel Coromandel gibi bir tatlı-paçuli örneğini koklayanlar, kalite farkını rahatça anlayabilecektir.



Özellikle orta notalarında Gucci Envy esintileri hissettiğimi de söylemeliyim. Berbat değil, ama pek de tavsiye edebileceğim bir yanı yok. Kokusunu beğenseniz de performansı yok. D&G, designer parfümcülüğün son yıllardaki gidişatı olan reklama ve markaya oynayan bir parfüm daha çıkarmış, bu kadar.

Belki iyi bir koku piyasaya sürmeye çalışmak yerine Matthew Mccounaghey'li reklama para dökmek daha avantajlı, bilemiyorum.

Raf markalarından, oldukça yapay, sıkıcı ve unutulmaya mahkum bir parfüm daha.


Koku: 5 Kalıcılık: 6 Farkedilirlik: 6

Tavsiyem bahar ayları, yerinde dozajlamayla ofis ortamlarında da kullanılabilir.

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Mont Blanc Individuel



Çıkış Yılı: 2003
Tasarım: Pierre Bourdon

Üst nota: Ananas, Kişniş, Tarçın, Ardıç, Nane, Tarhun
Orta nota: Portakal çiçeği, Yasemin, Sardunya
Dip nota: Amber, Sandal, Misk, Böğürtlen, Vanilya

Kalem, saat gibi ürünleriyle tanınan lüks markası Mont Blanc'ın tabi ki parfümleri de mevcut, ancak genel olarak popüler isim yapan bir kokusu henüz mevcut değil.

Kouros, Cool Water gibi klasiklerin burnu Pierre Bourdon'a yaptırdıkları bu parfüm, zengin nota ağacına fazla vurguda bulunmadan, aslında tamamen gene eski bir klasik olan Joop Homme'a bir saygı duruşu.

Joop Homme'un koyu ve boğucu havası-tatlılığı, 2000liyıllarda dünyanın artık aldığı yeni hal olan insanların biraz daha kabuğuna çekilme eğilimi sonrası, tabi ki bu parfümde kırılmış. Ortaya adeta bir Joop Light çıkmış.

Bu koku Creed'in de dikkatini çekmiş olsa gerek ki, 2005 çıkışlı Creed Original Santal ile Mont Blanc Individuel birbirlerine bir hayli benziyor. Yani gene Pierre Bourdon, gene birbirlerine benzeyen Creed ve endüstri kokuları (önceki de meşhur Cool Water - Green Irish Tweed ilişkisi)

Çok dikkatli ve parfümlere çok ilgili kişiler haricinde Creed Original Santal ile keskin bir şekilde ayırt edilebileceğini düşünmüyorum.

Gençlere çok iyi gideceğini düşündüğüm bu kokuyu dış mekan, ilkbahar ve fazla sıkılmaması şeklinde kullanım öneriyorum.

Joop'un nasıl koktuğunu herkes biliyordur ancak kısaca hafif baharatlar ve kırmızı meyveler şeklinde özetlenebilir. Dolayısıyla Individuel de meyveli, tatlı-baharatlı bir koku.





Koku: 7 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 7



16 Nisan 2014 Çarşamba

Christian Dior Eau Sauvage Parfum




Çıkış Yılı: 2012
Tasarım: François Demachy

Üst nota: Bergamot
Orta nota: Mür
Dip nota: Vetiver

   Dior, artık parfüm alanında işi gücü tamamen teslim ettiği in-house parfümör Demachy'ye bir dolu parfüm yaptırmakla kalmayıp, önce modern klasikleri Dior Homme ve Homme Intense'i, sonra da Eau Sauvage ve Fahrenheit gibi eski toprakları da yeniden yorumlattı. Dile kolay, 35ten fazla parfüm yapmış Demachy Dior için.



 Demachy yeni hinlikler peşinde

   Aslında bu yazıyı yazmadan önce anakronizm olmaması için Eau Sauvage yazsam daha iyi olurdu ancak şimdilik kısmet değilmiş diyelim, karşılaştırmalarına hafifçe değinelim.

   Eau Sauvage (o sovaj), efsane parfümör Roudnitska tarafından 1966 yılında yapılmış. Narenciye katkılı Akdeniz otları hakim kokusuyla, erkek parfümü dünyasında gerçek temel taşlardan bir tanesi. Eau Sauvage teması üzerine onlarca parfüm kurgulanmıştır.



                              Serseri centilmenliğin liderlerinden Corto Maltese'li reklam

   Yıllar içersinde muhtelif reformulasyonlar (özellikle meşe yosunu tarafında) ve flankerlardan sonra halen satılmaya devam eden Eau Sauvage'a 2012 yılında gelen bu yeni yorum, aslında haberleri ilk düştüğünde hayranlarını oldukça heyecanlandırmıştı.

   Klasik Eau Sauvage'ın eski formülüne yakın ve parfüm kuvvetinde (e.s. aşağı yukarı kolonya gücündedir) olacağını düşünen klasik E.S. hayranları, bu koku çıkınca önce hayal kırıklığına uğradılarsa da , daha sonra parfümün orijinal formülasyondan bağımsız olarak, kendi başına güzel olduğu ortaya çıktı.

   Bu girişten sonra kokumuza gelirsek, önceki paragrafta anlattığım gibi kokunun ismini miras aldığı parfümle ilgisini çok uğraşsam da ben de kuramadım. Gerçekten birbirinden çok ayrı parfümler.


    Kokunun açıklanan üç notası olması da çok ilginç. Bence bu parfümün belirli bir üst notası yok, hatta vetiver- mür ekseninde gayet lineer bir yol izlediğini söyleyebilirim. Bence başıyla sonu arasında çok büyük farklar mevcut değil.



Üç notamız

   Parfümde kullanılan mür ve vetiverin gayet kaliteli olduğunu, hatta zaman zaman Amouage parfümlerinden aldığım hissiyatı aldığımı rahatlıkla söyleyebilirim.

   Burdaki mür, Amouage Jubilationvari bir tatlılığı az da olsa verirken, bu tatlılık kullanılan vetiver ile birleşince Chanel Sycomore'un vetiveri havasında, hem dumanlı, hem de hafif tatlı bir his ortaya çıkmış. Bence bu sonlarda vanilya da var.

   Yani ne Encre Noir gibi isli vetiver, ne de tatlı baharatlı bir parfüm. İyi bir kombin yaratmış Demachy.

Kokunun performansı da hayli tatmin edici.Açıktaki tene iki fıs, gün boyunca kuvvetini koruyor.

Bu kuvvetinden ve tatlı-dumanlı yapısından dolayı kapalı mekan ve yaz kullanımını önermiyorum.




Koku: 8 Kalıcılık: 8 Farkedilirlik: 8 Genele Hitap: 7


20 Şubat 2014 Perşembe

Caron Yuzu Man


Çıkış Yılı: 2011
Tasarım: Richard Fraysse

Üst nota: Yuzu, Limon çiçeği, Fesleğen
Orta nota: İncir, Muhtelif meyve notaları
Dip nota: Sedir, Sandal ağacı

Sırf Caron'a çalışan, ancak l'Anarchiste dışında denemediğim kokularını yapmış olan Richard Fraysse'nin imzası olan, bir narenciye parfümü Caron Yuzu.

Yuzu denen meyve bir Japon mandalinası.


 l'Eau d'Issey, AdP Mirto di Panarea gibi kokuları sevenlere, yazlık taze ve yumuşak narenciye-meyve parfümleri kullanmak isteyenlere hitap ediyor gibi duruyor değil mi? Malesef fena kokmamasına rağmen bu elimizdeki bir parfüm değil, 10-15 dakikalık bir ferahlatıcı.

Aşırı zayıf bu koku, basit bir kolonya gibi gün içersinde sürekli tazeleme istiyor. Janra da yeni bir şey katmadığını söyleyebilirim, standart ferah bir mandalina kokusu var. Notalarında belirtilen incir kokusunu da alamadım. Sedir, sandal vs. zaten ismi var cismi yok. Çünkü dip notası yok.

3eme Homme, pour un Homme, Yatagan gibi kendine has kokuları yapan firma, elbet ferah narenciye temasında da bir şekilde imzasını atmıştır diyorsanız, cevabım net hayır. Atmamış.

Daha önce Kenzo Tokyo'ya yaptığım yorum gibi, nasıl bir onay süreci sonrası piyasaya çıktığını anlaması inanılmaz güç, çok çekingen Asya kültürlerine yönelik bir koku olabilir.

Caron Yuzu tamamen bir para tuzağı ve daha önce çıkarmış olduğu parfümlerle kıyaslarsak firma için de tam bir yüz karası. Raflardan utançla kaldırılacaktır.

Koku: 6 Kalıcılık: 3 Farkedilirlik: 4 Genele Hitap: 7 (Cinsiyetsiz bir koku)

20 Ocak 2014 Pazartesi

Cartier Déclaration






Çıkış Yılı: 1998

Tasarım: Jean-Claude Ellena

Üst nota: Bergamot, Acı portakal, Kimyon
Orta nota: Ardıç, Tarhun, Pelinotu
Dip nota: Sedir, Meşeyosunu, Vetiver


Jean-Claude Ellena çok beğendiğim ve parfüm dünyasında da ismi sayılı burunlar arasında. Çok tutulan Terre d'Hermes isimli koku, herhalde parfümlerle içli dışlı olmayanlara bile ismini öğretmiştir.

Kendisinin asıl sanatını, basit ve aynı zamanda derinliği olan kokulardaki yolunu, yani aslında Déclaration'dan Terre'e giden yolu izlemek, aradaki basamakları görmek, parfümle ilgili insanlar için hem Ellena'yı anlamak, hem de Ellena'nın kullandığı ve sevdiği  malzemelerle bir kariyer yolculuğuna çıkmak için çok hoş bir deneyim.

Déclaration, Cologne Bigarade, Bigarade Concentre, Angeliques sous le Pluie, Un Jardin sur le Nil, Orange Vert, ve Terre Hermes.

Bunlar JCE'nin narenciye ve hafif baharat notalarını nasıl ustalıkla sentetiklere (çoğu zaman iso e super) yedirdiğini ve kavram olarak birbirini andıran ancak yeni hikayeler anlatan, çoğu da oldukça beğenilen parfümler ortaya çıkardığını gösteriyor.

Déclaration için öncelikle eau de cologne formatını taşıyan, ve hatta Edmond Roudnitska geleneğine kadar inen klasik bir koku diyebiliriz. Bunlar biber, baharatlar, ve narenciye notalarının birbiriyle dansı, temizlik hissi ve bir parfüm olarak değil de kişinin kendi ten kokusu gibi hareket etmesi şeklinde zuhur ediyor.

Nemli narenciyeden baharat-odun kombinine geçişi, bunları yaparken o tozlu hissiyatlı Ellena imzasına şahit olmak güzel.



İşe ciddi meraklı olmayanlara limon kolonyasını andırabilmesi, ve kullanılan baharatlar, özellikle kimyon notasının bazen ter kokusunu çağrıştırması (halbuki ben buna insan teni kokusu diyorum) dolayısıyla çok sevileceğini düşünmüyorum.

Acımsı narenciyeler, kendini ara ara gösteren odunsu baharatlar ile karşılaşacağınız bu parfüme bir kaç deneme yerine, biraz zaman verilmesi taraftarıyım.

Önerim belli bir yaşın üstündeki ve klasik giyimi tercih edenlere olacak. Zaten gençlerin hiç beğeneceğini sanmıyorum.

Ha bak bu adam Déclaration kokar mesela.



Koku: 8 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 6

3 Ocak 2014 Cuma

Greyfurt Dosyası







Narenciyeler çaprazlama yapmaya çok müsait bir aile ve bir çok alt türü var. Greyfurt da kırma bir tür, ilk defa Karayipler'de 1750lerde, bir Asya meyvesi olan Pomelonun portakal çaprazlamasıyla ortaya çıktığı düşünülüyor. İngilizlerin tıpkı PINEAPPLE'da olduğu gibi isimlendirme kabızlığına kurban gitmiş.

Fransızcası "pamplemousse" ve bu kelimenin geçtiği-andırdığı parfümlerin greyfurt odaklı olduğunu biliniz. Hemen her narenciye aroması gibi bu da kısa ömürlü olduğundan dolayı bu odağa sahip  kokulardan fazla kalıcılık beklemeyin. Ağırlık ne kadar greyfurtta olacaksa kalıcılığı o denli azalmaya meyillidir.

Bu parfümleri bahar-yaz aylarında kullanımınızı tavsiye ederim ve ekserisi unisextir.

Ben de greyfurt kullanımını beğendiğim parfümleri paylaşayım.

Christian Dior Aqua Fahrenheit:



Daha önce yorumunu yazdığım bu parfüm, soğuk ve acımsı greyfurt kullanımı ve özellikle ilk yarım saatiyle bu listeye girmeyi hak ediyor. Devamında gelen klasik Fahrenheit ve deri notalarıyla unisex olmaktan tamamen çıkıyor tabi ki.


Guerlain Aqua Allegoria Pamplelune:




Greyfurt kokusuna bir cinsiyet atfetmiyorum ancak listede (destekleyen notalar sayesinde tabi) feminen tarafa en çok kayan koku. Uygun fiyatı ve lineer, sade bir greyfurt kullanımıyla alanının önde gelen örneklerinden.




Hermes Un Jardin sur le Nil:



Bu da daha önce yorumunu yazdığım kokulardan. Greyfurt kullanımı mango ile birlikte mükemmel bir uyum yakalamış ve daha ziyade yeşil ve yumuşak bir algıya sahip. Listedekiler arasındaki en yumuşakbaşlı koku diyebiliriz.


Miller Harris Le Pamplemousse:





Bu listedekiler arasında en beğendiğim diyebileceğim, greyfurtu yumuşatarak-arındırarak değil de en doğal haliyle kullanan parfüm bu. Arkadan gelen biberiye gibi herbal notalar greyfurtun kısa ömrünü ve parlaklığını bu yeşil notalarla destekleyip, doğallığını bozmadan ömrünü uzatarak, ortaya usta işi bir parfüm çıkarılmasını sağlamış.


Hermes Eau de Pamplemousse Rose:





Listeye bir Hermes daha. Parlak greyfurt kullanımı iyi desteklenemediği için maalesef çok kısa bir süre içersinde, herhangi bir ayırdedici yanı olmayan sıradan bir kokuya dönüşüyor, dolayısıyla benden pek geçer not almadı. Kesin Concentrée versiyonu vardır ve asıl kullanılması gereken odur diye düşünüyorum. Pamplemousse Rose "pembe greyfurt" manasına geldiğinden ben burada bir kelime oyunu olduğunu düşünüyorum, zira pek gül kokusu almadım. (Resmi sitesi gül var diyor)


Jo Malone Grapefruit:



Pek beğenmediğim bir greyfurt aroması çiçeklerle desteklenmiş. Gene feminene yakın bir koku, ancak başarısız buldum.



L'Eau 2 Kenzo:




Acımsı ve serin greyfurt kullanımı Aqua Fahrenheit'a çok benzeyen bu sessiz sedasız Japon, arkadan gelen acı portakal, zencefil ve vetiver notalarıyla konsepti sağlam tutmuş. Denenmesini tavsiye ederim.


Benim aralarında koku beğenisi sıralamam, çok az farklarla olmakla birlikte, şu şekilde oldu. Parantez içersinde de performanslarını yazıyorum.

Miller Harris Pamplemousse (zayıf)
Hermes Un Jardin sur le Nil (orta-güçlü)
Guerlain Aqua Allegoria Pamplelune(orta)
L'Eau 2 Kenzo (orta)
Christian Dior Aqua Fahrenheit (orta-güçlü)
Hermes Eau de Pamplemousse Rose (zayıf)
Jo Malone Grapefruit (zayıf)