30 Nisan 2011 Cumartesi

Guerlain Habit Rouge

Çıkış Yılı: 2003
Tasarım: Jean Paul Guerlain

Üst nota: Portakal, Fesleğen, Bergamot, Limon
Orta nota: Sandal ağacı, Paçuli, Sedir, Yasemin, Tarçın, Gül
Dip nota: Deri, Griamber, Vanilya, Benzoin, Meşe yosunu

1965 yılında piyasaya sürülen, Guerlain'in klasikleşen kokularından biri olan Habit Rouge'un yazacağım bu versiyonu, 2003 yılında yenilenmiş hali.

"Kırmızı elbise (ceket, giysi vs.)" gibi bir anlamı olan parfüm, klasik bir centilmen kokusu, günlük kullanılacak ferah bir koku değil.

Üst notaları her ne kadar ferah gözükse de çok dolgun kullanılmışlar, ancak bayık da değiller. Özellikle portakal ve fesleğen kendilerini cidden gösteriyorlar. Hafif asidik parlak bir portakal kokusuna eşlik eden, açılışı tam otsu bir hale sokmasa da yazlık genç işi olmasını engelleyen hoş bir fesleğen aroması ile açılıyor.

10-15 dakika içersinde orta notalarına geçildiğinde ise cömertçe kullanılmış odunsu baharatlı aromalar tanıdık bir kokuyu ortaya çıkarıyor: Coca-Cola!

Gerçekten parfüm kola kokusuna çok benziyor. Ancak garip ve çözmesi zor bir parfüm olduğunu söylemeliyim. Bazen sarışın bir kadının üzerinde hayal ederken, bazen de tam bir erkek kokusu diyorsunuz, çok ikileme düştüğüm bir parfüm oldu açıkçası Habit Rouge. Ancak belli bir özgüven ve giyim tarzı istediği besbelli olan, asla sıradan olmayan bir parfüm.

Beğenirseniz gerçekten çok beğenirsiniz, kendine özgü ilginç bir parfüm.

Dip notalarında ise bu limonlu kola kokusu düzgün bir şekilde deriye ve meşe yosununa ilerliyor, rahatsız edici hiç bir yanı yok. Sadece vanilyanın bu kombinasyonda sırıttığını düşünüyorum.

Koku: 7 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 6
Aldığıma pişman mıyım?: Biraz


28 Nisan 2011 Perşembe

Ralph Lauren Polo Blue

Çıkış Yılı: 2002
Tasarım: Carlos Benaim - Christophe Laudamiel

Üst nota: Kavun, Salatalık, Mandalina
Orta nota: Sardunya, Adaçayı, Fesleğen
Dip nota: Misk, Deri, Paçuli, Meşe yosunu

Ralph Lauren firmasının gene fresh aleminde amiral gemilerinden olan bu koku, Calvin Klein, Davidoff, Tommy Hilfiger gibi kokulardaki "hiç kimseyi rahatsız etmeden hoş kokma" minvalindeki klasik Amerikan hayat tarzını yansıtan bir parfüm, çok ama çok güvenli bir koku.

Üst notalarındaki aromalar tam bahar-yazlık, kavun-mandalina-salatalık üçlüsüyle açılan bir kokuya temiz ve ferah kokuları seven hiç bir erkeğin hayır diyebileceğine inanmıyorum.

Orta notalarına geçildikçe Armani-YSL tarzı Akdeniz baharatlarını kullanarak biraz daha erkeksi bir havaya bürünüyor.

Diplerinde bahsedilen notalar ise belli ki sabitleyici olarak kullanılmış, kendilerini birer akor olarak pek hissettiremiyorlar.

Nihayetinde Polo Blue tartışmaya gerek bırakmadan güzel kokmayı ve hiç kimseyi rahatsız etmemeyi hedefleyenlere hitap eden, ancak çok da bir özelliği olmayan bir parfüm. Uzun süre kullanımda sıkıcı olur ancak denenmeli, hatta Acqua di Gio ile birlikte bir referans olarak alınmalı.

Koku: 7 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 8
Aldığıma pişman mıyım?: Hayır

YSL La Nuit de L'Homme

Çıkış Yılı: 2009
Tasarım: Pierre Wargnye

Üst nota: Kakule
Orta nota: Bergamot, Sedir, Lavanta
Dip nota: Vetiver, Kimyon

Hakkında bir şeyler yazmaya bile üşendiğim bir koku. Üzgünüm, çok kısa bir post olacak. Paco Rabanne firması, 1 Million taklit edildiği için YSL'a dava açmalı. Zaten PR 1 Million da çok çiğ tatlılığıyla asla bana hitap etmeyen bir koku olduğu için bu kokuya da tahammül edemedim. İlginin üzerinde olmasını isteyen gençler kullanabilir, rafine bir yanı olmadığına inanıyorum, YSL firmasına da hiç yakıştıramadım.

Koku: 4 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 7
Aldığıma pişman mıyım?: Evet


21 Nisan 2011 Perşembe

R de Revillon



Konuk yazar almaya devam ediyoruz:) Nevi şahsına münhasır tarzıyla, müthiş gizemli tutmak istediği "Bacanak" müstear ismiyle, sevdiğim bir dostumun "Şunu bi koklasana"ya hediyesidir...


Parfüm notaları: Lavanta, wormwood (absinthe şeysi), petitgrain (portakal dalı ve yaprağı), biberiye, karanfil (çiçek), geranium (gülümsü bi molekül işte, geraniol) çam yaprağı, köknar (bu da bir çamsı), tarçın, sedir, yosun ve tonka. İMİŞ! Ekstra olarak ilgilenen arkadaşlara burnuma menekşe yaprağı benzeri bir koku ve paçuli geldiğini söyleyebilirim.


Maurice Roucel isimli üstadımızın elinden çıkan bu parfüm, bir tür "serin fujer" yahut "kuaför kokusu".

Berber kokusu olarak nitelendirdiğim fujerlerde amber/sandal/tonka sıcaklığına doğru bir gidiş ve bir nebze de olsa tatlandırılmış lavanta&bergamot varken bu arkadaşlar daha ziyade Cool Water, Green Irish Tweed, Chez Bond ya da Arko gibi daha serin FİREŞ takılıyorlar.

Oldukça kompleks fakat "güzel harmanlanmış; notalar sırıtmıyor." Yani evde kullanıma müsait. Demek istiyorum ki kendine has bir karakteri var. Kimsenin kullanmayıp bilmediği ve kimsenin kullanılmasına itiraz etmeyeceği "iş gören" bir kardeşimiz.

Doğal ile sentetik karışık freşliğinin arkasından gelen drydown tüm notaların ufalarak birer baharat misali doğal kokulu sıcak bir odunsu (sedir değil de sandal gibi, talaştan ziyade tatlıca) baz üzerine yerleşmesi şeklinde gerçekleşiyor. Tenden fazla uzaklaşmadığı bu esnada ben koklamaya doyamıyorum. Bu süre oldukça uzun sürüyor.

Bulduğunuz yerde alın kenara koyun diye tavsiye verebilirim. Ya da kullanmayın bana ne :)

Puanlar: Bin

19 Nisan 2011 Salı

Germaine Cellier ve Bandit


Parfümör, koku aşığı sevgili Vedat Ozan'ın ricamı kırmayarak "Şunu bi koklasana" için gönderdiği yazıyı mutlulukla sunar, kendisine bir kez daha teşekkür ederim...

Germaine Cellier (1909-1976) ve Bandit (Robert Piguet, 1944)














Modern parfümlerin büyük dünyasında kadın parfümörlere çok sık rastlamıyoruz. En azından 20. yüzyılın ilk yarısında çok daha seyrektir kadın parfümörlerin isimlerinin geçmesi. Yakın yıllarda Josephine Capatano, Sophie Grosjman, Annie Buzantian veya Olivia Giacobetti gibi isimler parfüm dünyasının kapalı kapıları arkasında ünlenmiş olmalarına rağmen, bu işlerin de elbette bir başlangıcı var. İşte, tam da bu nedenle Germaine Cellier önemli bir isim. Üstelik sadece kadın parfümörler arasında değil, tüm parfümörlerin dünyasında bir yıldız gibi parlayan, sıra dışı, çılgın, marjinal bir karakter.




Germaine Cellier, 26 Ocak 1909’da Bordeaux’da doğuyor, yani Fransa’nın şarap başkentinde. Eğitim yılları Bordeaux ve daha sonra taşındığı Paris’te geçiyor. Paris’te aldığı eğitim, kimya üzerine. Çocukluğunun karanfil kokulu tarlalarda geçtiğinden, ileriki yıllarda çokça bahsediyor hayatını anlatırken. Yani koku hafızasında önemli yer tutan bir çiçeksilik var ama, bu onun ileriki yıllarda sadece floral parfümlere ilgi duymasını gerektirmiyor. Parfüm tarihine kilometre taşı olmuş üç çok önemli tasarımı var: Bandit, Fracas ve Vent Vert. Bunlardan Fracas mesela, kendinden sonrası için kulvar açmış, kuvvetli bir tuberose (sümbülteber) parfümü. Ama diğer iki efsane parfümü olan Bandit veya Vent Vert için aynı çiçeksi karakteri etiketlemek mümkün değil.



O dönemlerde Coty, Guerlain, Houbigant ve Caron gibi parfüm evleri kendi kokularını tasarlamakta, Givaudan ve Roure gibi şirketler de bu parfümlere gerekli hammaddeleri üretmekteler. Bir başka dünyada da tekstil ve moda tasarımcıları kendi hallerinde yeni ve baştan çıkarıcı giysiler tasarlamakta, bu sayede de hem isimleri hem markaları ile bilinirliklerini arttırmaktalar. Roure şirketinin yenilikçi yöneticisi Louis Amic ve çılgın parfümcüsü Germaine Cellier, bu paralel evrenlerin varlığnı, daha doğrusu kesişebilecek özelliğini fark edip, bugün için artık parfüm dünyasının ana karakteri haline gelmiş bir akımı başlatmakta gecikmezler. Madem modacıların bu kadar meşhur isimleri vardır ve madem kokucular bu kadar güzel parfüm hammaddeleri üretiyorlardır, neden bu ikisi birleşmesinler ve bir sinerji yaratmasınlar?



Cellier, dönemin en ünlü modacılarından Paul Poiret için çalışan başka bir moda tasarımcısı Robert Piguet ile tanışır. Piguet, Poiret’nin yanından ayrılıp kendi modaevini kurmuş, savaş yılları sonrası insanların aç olduğu cıvıl cıvıl ve görkemli giysi tasarımları ile moda dünyasını bu kez kendi adına çalkalamaya başlamıştır.



Akranlarından farklı olarak, aynı zamanda kendi ismini taşıyan bir parfümün sahibi olmak gibi de bir rüyası vardır Piguet’nin. Özel sohbetlerde sürekli gemiler, korsanlar ve maceralardan bahseden Piguet, savaşın son günlerinden hemen sonra mankenlerinin gaz maskeleri, silahlar ve maskelerle podyuma çıktıkları bir defile düzenler ve Cellier de bu defileye koşut olarak 1944 yılında Bandit (Haydut) isminde bir parfüm tasarlayarak onun kendi adını taşıyan bir parfüm rüyasının gerçekleşmesine sebep olur.



Bandit’nin içinde yeni bir aroma kimyasalı olan Iso Butyl Quinoline vardır ve %1 gibi görece cömert bir oranda kullanılmıştır. IBQ, deri gibi kokan bir kimyasaldır ve içine girdiği parfüme de bu yönde bir sapma verir. Doğada mevcut bir molekül değildir, yani tam anlamıyla sentetik diyebiliriz bu molekül için. Aslında parfümlerde deri havasını vermek için kullanılan “quinoline”ler 1880’lerde ortaya çıkarlar ve dediğim gibi hem deri, hem isli kokan bir karakterleri vardır. Ancak parfümlerde belirgin kullanımları 1919’da Caron’un Tabac Blonde, 1924’te Chanel’in Cuir de Russie, 1933’te Lanvin’in Scandal’ında daha belirgin bir hal alır. En çarpıcı kullanım örneği ise, tahmin edebileceğiniz gibi, Piquet’nin Bandit’sidir.






Bandit’nin üst notalarında aldehitler, portakal, gardenya, galbanum (kasnı) ve neroli (acı portakal ağacı çiçeği), kalp notalarında karanfil çiçeği, gül, süsen kökü (iris veya orris root) ve yasemin, dip notalarda ise deri, gri amber, tefarik (paçuli), misk, civet, meşe yosunu, kabe samanı (vetyver) ve mür (myrrh) yer alır. Bu piramit yapısı içinde yer alan gerek kabe samanı (vetyver), gerek meşe yosunu gerekse mür’ün (myrrh), iso butyl quinoline’i destekleyen acımsı bir kokuları vardır. Bu acılık, kalp notalardaki süsen kökü (iris veya orris root) ile nötralize edilip gül ve yaseminle tatlandıktan sonra üst notalardaki neroli (acı portakal ağacı çiçeği) ile aslına sadık kalır ve aldehitler ile patlayarak kendini ölümsüz kılan kokusal kompozisyonu tamamlar.








Bandit, o döneme kadar seyrek üretilen deri kokulu parfümlerin en uç ve en bilindik örneği. Değişen toplum yapısına paralel ortaya çıkmaya başlayan deri fetişizmine belirgin erotik göndermeler yapıyor sıra dışı deri kokusuyla. Zaten Cellier de bu parfümü, kendisi gibi olan, yani cinsel tercih olarak kendi cinsinden hoşlanan kadınlara adıyor. Parfüm, kokusal bildirim olarak Marka sahibi Robert Piquet’nin avangard moda tasarımlarına uyum sağladığı gibi, aynı zamanda Gabriel (Coco) Chanel’in “Bir kadın çiçek gibi değil, kadın gibi kokmalıdır” cümlesine de uzaktan bir baş selamı veriyor.



Üretimine uzun süre ara verilen Bandit, 1999 yılında yeniden piyasaya sürüldü; ancak yeni Bandit ile eskisi arasında maalesef çok büyük farklar var. Gene de modacıların kendi isimleri ile parfüm ürettirmeleri akımının başlatıcısı olan bu sıra dışı parfümü, bütün değişimine rağmen denemeye değer diye düşünüyorum.



Parfümün yaratıcısı Germaine Cellier’in diğer bazı ünlü parfüm tasarımları: Balenciaga La Fuite des Heures, Balmain Elysées 63.84, Balmain Jolie Madame, Balmain Vent Vert, Balmain Monsieur Balmain, Nina Ricci Coeur Joie, ve Robert Piguet Fracas.



--Vedat OZAN

16 Nisan 2011 Cumartesi

Escada Magnetism


Çıkış Yılı: 2004
Tasarım: Michel Almairac

Üst nota: Safran, Schinus
Orta nota: Deri, Sandal ağacı, Sedir
Dip nota: Tolu balsamı, Griamber, Misk

Açıklanan üst notalardan pek bir şey anlamadığımı belirtmeliyim. İlk defa karşılaştığım Schinus denen bitkinin dilimizde "yalancı karabiber ağacı" diye geçtiğini zirai sitelerden öğrendim, dolayısıyla kokusuna aşina değilim.

Uzun yıllar önce sanırım Uludağ gazoz, "Çakmaktaş Kola" diye bir şey çıkarmıştı, böğürtlen aromalı kola idi. Başlangıcı aynen bunun gibi kokuyor. Çekici, hafif kadınsı, çok az baharatlı bir açılışı var.

Yarım saat içersinde bu etkisini biraz sakinleştirip klasik sandal-sedir tatlı baharat kombinasyonuna ilerliyor. Deri notası ise has deri parfümlerinde olduğu gibi kendini ayrıca belli etmiyor ancak çok yakından koklayınca hissediliyor.

Tendeki gelişiminin zamanla cidden kokunun karakterini değiştirdiğini söyleyebilirim. İlk denemenizde iyi veya kötü yönde karar vermeyin, zira ilk sıkıldığındaki "böğürtlenli kola" kokusunu giderek kaybedip hafif derili, tatlı sedirli-sandallı bir hale dönüşüyor.

Dip notalarında ise griamber ve misk çok yapay kalıyor, kendini pek hissettiremiyorlar, sanırım sadece bağlayıcı olarak kullanılmışlar. Ancak vanilya mevcut.

Kokunun iki karakteri var, agresif ve tatlı ilk bir saati, ve daha sonra tenden uçana kadarki deri ve sandal ağacı kombinasyonu. İlk anlarında farkedirliği gayet iyiyken, bir saat içersinde cidden sönmeye başlayıp hoş bir ten kokusuna dönüşüyor. Kalıcılığı ise kıyafetlerde daha iyi olacaktır.

Fazla sıkmamaya dikkat ederek sıcak yaz günleri harici her mevsim kullanılabilir. Kadınların kullanımına da uygun, maço bir tarafı yok.

Nevi şahsına münhasır, çekici, hoş bir koku, özellikle 18-25 yaş grubunun denemesini tavsiye ederim.

Koku: 6 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 6 Genele Hitap: 7
Bir daha alır mıyım?: Sanmam, çok etkilenmedim.


9 Nisan 2011 Cumartesi

Armand Basi Homme

Çıkış Yılı: 2000
Tasarım: Olivier Cresp

Üst nota: Tarçın, Lavanta, Kakule
Orta nota: Muskat, Leylak, Tütsü, Tonka
Dip nota: Sandal ağacı, Misk, Vanilya, Sedir

İspanyol moda markası Armand Basi'nin bu parfümü hafif tatlı baharatlı, şık bir koku.

Parfümü sıkar sıkmaz iyi bir kokuyla karşı karşıya gelindiği anlaşılıyor. Yumuşak bir lavanta, kendini gösteren bir kakule ve ayarı bir kaçtığında dayanılmaz hale gelen tarçın aromaları çok yerinde kullanılmış.

Orta notalarına ilerledikçe, koku muazzam değişimler göstermeden, ilk dakikalardaki karakterine tütsü ve muskatı gayet iyi yedirmiş. Zaman geçtikçe tendeki gelişimi tütsüye, ve dip notlarına gelindikçe de hafif odunsu bir vanilyaya doğru ilerliyor.

Çok özel bir yanı yok, ancak belli ki kitlelere beğendirilmek amacıyla yapılmış ve bu hedefine de ulaşmış gibi duruyor. Fresh parfüm delileri haricinde bu kokuyu beğenmeyen zor çıkar. Sadece derin derin içe çekildiğinde bu kokuya uymadığını düşündüğüm ve biraz rahatsız eden çiçeksi notalar geliyor, ama es geçilebilecek bir durum.

Gucci Envy'nin kokusunu sevip agresifliğinden şikayet edenlere alternatif olabilecek, sıcak yaz günleri harici her mevsime uygun, iyi bir parfüm.

Hala duruyor mu bilmiyorum ancak bir ara Tekin Acar mağazaları bunun 125ml şişesini 64 TL'ye satıyordu, yolunuz düşerse bir bakın.

Koku: 6 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 8
Aldığıma pişman mıyım?: Hayır

2 Nisan 2011 Cumartesi

L'Instant de Guerlain pour Homme


Çıkış Yılı: 2004
Tasarım: Béatrice Piquet / Sylvaine Delacourte

Üst nota: Yasemin, Greyfurt, Limon, Bergamot, Anason
Orta nota: Paçuli, Lavanta, Sandal ağacı, Sedir, Kakao
Dip nota: Misk, Gülhatmi

Açıkçası uzun süredir değerlendirme yazmayı düşünüp de bu kadar tarifinde zorlandığım bir koku olmamıştı. Açıklanan notalarından algılamaya çalıştığım aromalarda bile sıkıntıya düştüm.

Instant Guerlain'in hoş bir kokusu var evet, ancak pek de bir şeye benzetemiyorum. Yerini ağırlıkla paçuli ve kakaoya terkeden hafif limoni, çiçeksi bir açılışı var.

Koku zaman geçip biraz daha ilerledikçe hafif ve nazik etkisini sürdürüyor, asla atak bir koku değil. Kalıcılığı iyi ancak tene yakın kalmayı tercih ediyor. Zamanla limon-kakao yapısını bozmadan biraz Lancome Hypnose'daki gibi lavanta, ara sıra klasik bir oryantalmiş gibi hafif baharatlar arada bir baş gösteriyor. Atak olmayan ve cinsiyetsiz yapısından dolayı bence kadınlar da kullanabilir bu kokuyu.

Etliye sütlüye karışmadan, yumuşak, güzel koksun yeter diye yapalım demişler sanki ancak bu da kokuyu biraz ne yaptığı belirsiz, kişiliksiz bir hale dönüştürmüş.

Kadife gibi yumuşak, hafif feminen nazik erkek kokuları modasında Kenzo Power, Dior Homme serisi varken yüzüne bakılmayacağını düşünüyorum.

Koku: 6 Kalıcılık:7 Farkedilirlik: 6 Genele Hitap: 7
Aldığıma pişman mıyım?: Evet