30 Aralık 2012 Pazar

Hugo Boss Bottled

Çıkış Yılı: 1998

Tasarım: Annick Menardo

Üst nota: Elma, Bergamot, Tarçın
Orta nota: Karanfil, Erik
Dip nota: Sedir, Sandalağacı, Vanilya, Vetiver

Boss Bottled, markanın en çok bilinen ve tıpkı Rochas Man yazısında anlattığım gibi, aşırı popülerliğe kurban giden bir koku. Eminim kokusu burnunza geldiğinde bir yerlerden hatırlayacaksınızdır.

Nasıl koktuğuna gelirsek, kokunun özeti aslında elma-tarçın-vanilya. Hafif hafif gelen karanfil dışında diğer bileşenlerin pek esamesinin okunmasına gerek yok.

İlk sıktığımızda gelen taze elma kokusu yerini birkaç dakika içersinde tarçınla tatlılaştırılmış, dolgun bir algıya bırakıyor. Ancak bu gelen aromadaki yapaylık hissini, bu tarz tatlı kokulara aşina olan parfümseverler hissedecektir. Burnu gömüp kokladığınızda dipten gelen kokular genzi biraz incitiyor. 

İlk yarım saatini atlattıkça tene yumuşak bir vanilya-elma kokusu olarak yerleşiyor, bu aşamadan sonra yapaylığının kaybolduğunu söyleyebilirim, daha leziz bir hale geliyor ve tenden yok olana dek bu etkisini sürdürüyor. Elma-tarçın-vanilya bağlamında lineer bir parfüm diyebiliriz.



Sıcak ve etkili bir koku, serin sonbahar aylarında kullanımı gençlerin hoşuna gidecektir.

Ancak bu tarzın (elmalar, tarçınlar) en başarılı parfümü Hermessence Ambre Narguilé'dir, aklınızda bulunsun.

Koku: 6 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 7

Son yıllarda Sport versiyonunu çıkartarak seriyi Ryan Reynolds, Jenson Button ile aktif bir pazarlama ile tekrar cilalamaya çalışıyorlar


18 Aralık 2012 Salı

Francis Kurkdjian dosyası




1969 yılında Paris'te doğan sanatçı Fransis Kürkçüyan, son yıllarda parfüm dünyasında ismi en çok bilinen parfümörlerden biri. Soyadından anladığımız gibi ataları, kürk ticaretiyle uğraşan Osmanlı Ermenileri'nden.

Kendisinin tanınırlığında, genç yaşında tasarladığı ve onu bir süperstar haline getiren Jean Paul Gaultier Le Male, ve daha sonra parfümörlerin kendi isimleriyle marka kurmalarının öncülerinden ve meşhurlarından biri olmasının hayli payı var.

Çocukluğundan beri iyi piyano çalan ve balet olmak isteyen, ancak hayali olan dans okuluna girmeyi başaramayan Kürkçüyan, bunun üzerine ikinci büyük sevdasına yönelir: kokuların çekici ve büyülü dünyasına.

1990-1995 yılları arasında ISIPCA akademisinde okuyan sanatçı, mezuniyetiyle birlikte Quest International şirketinde çalışmaya başladı.

1993 yılında, henüz 24 yaşındayken tasarladığı Le Male, kendisine büyük bir şöhret getirip, kariyer kapılarını da sonuna dek açtı.



1999 yılında New York'ta çalıştığı Quest International'dan Paris'e dönen sanatçı, 2001 yılında kişiye özel parfüm atölyesini açarken, Maison Francis Kurkdjian da 2009 yılında ortaya çıktı. (Maison = fr. Ev)


2009 yılında Fransız Kültür Bakanlığı'ndan zanaat şövalyeliği nişanı olan "Chevalier des Arts et des Lettres"'i alan Kürkçüyan, kişiye özel tasarımlarının yanında ender olarak moda firmalarına, ve kendi markasına tasarım yapmaya devam ediyor.

Kişiye özel parfüm tasarımı bedeli 12.000 avro, ancak hemen üzülmeyin (!), bir kere yaptırdıktan sonra 180 avro'ya refill şişelerinizi alabiliyorsunuz.

Kürkçüyan'ın tasarımlarının tarihçesine baktığımızda, fenomenal Le Male'i ilk sırada görüyoruz. Bundan başka olarak sanatçının moda markalarına yaptığı öne çıkan tasarımları ise listedeki gibi özetlenebilir.

Armani Mania (2002)
Eau Noire & Cologne Blanche - Christian Dior (2004)
Elie Saab le Parfum (2011)
Gaultier 2 - JPG (2005)
Fleur du Male - JPG (2007)
Ma Damme - JPG (2009)
Iris Nobile - Aqua di Parma (2004)
Lady Vengeance - Juliette Has a Gun (2006)
Miss Charming -  Juliette Has a Gun (2006)
Miracle Homme - Lancome (2001)
Narciso Rodriguez for Him (2007) & for Her (2003)
Silver Shadow - Davidoff (2005)
Shiseido Zen (2009)
Lanvin Rumeur (2006)
Elizabeth Arden Green Tea (1999)
F by Salvatore Ferragamo (2006)


Moda markası parfümlerinden bazıları bu blogda da yazıldı, bazılarını sizler de kullandınız. Ancak ben burda daha ziyade kendi markası olan Maison Francis Kurkdjian üzerinde konuşmak istiyorum, hatta önce kendisini dinleyelim.






Mağazasında parfümlerinin yanında, parfümlerle aynı isimleri ve kokuları taşıyan mumlar, tütsü kağıtları, kokulu bileklikler mevcut. Bunların hepsi tabi ki premium fiyatlarda ve kendisinin lüks ürün pazarlama eğitimini onaylar nitelikte.

Biz alanımız olan parfüme dönersek, markasının şu ana kadar 17 adet parfümü mevcut. Ben elimden geldiğince kullandıklarım ve denediklerim hakkında fikirlerimi yazıya dökmeye çalışacağım.




2009 yılında mağaza açılır açılmaz çıkan modelleri

APOM (A Piece of Me) pour Homme & pour Femme,
Aqua Universalis
Cologne pour le Matin
Cologne pour le Soir
Lumiére Noire pour Homme & pour Femme

İlk dönem çıkarttığı bu parfümler, şüphesiz kokuseverler arasında büyük bir heyecan ve merak uyandırdı, parfümlerin bir kısmı için "eh işte" diyenlerin yanında hayranı olanlar da boldu.

70 ml. hacminde ve 95 euro fiyatında piyasaya sürülen bu parfümler hakkındaki düşüncelerim;


APOM pour Homme




  Açıklanan notaları portakal çiçeği, amber ve sedirden oluşan bu koku, bence de tıpkı açıklandığı gibi lineer, hatta nispeten portakal çiçeğinin egemenliği altında.  Amber her ne kadar bu egemenliği kırmaya çalışsa da sadece hafif hafif hissediliyor, sedir ise yokları oynuyor.

Orta kalıcılıkta taze ve sıcak bir portakal çiçeği parfümü diyebiliriz. Şahsi tecrübem, 15 ml civarı kullandıktan sonra sıkılmak şeklinde oldu. Bence vasatın bir tık üstü bir koku, o kadar.




Aqua Universalis


Amalfi limonu, zambak, bergamot, beyaz misk, portakal çiçeği ve kabuğu şeklinde açıklanan notaları olan kokunun, parfümünden ziyade deterjan, yumuşatıcı gibi yan ürünleri mevcut.

Aslında ne güzel de isabet olmuş, parfüm maalesef temizlik ürünlerinden aşina olduğumuz, makineden yeni çıkmış beyaz çamaşırlar gibi kokuyor, ancak burun yakan bir sentetiklik yok. Kendi halinde, temiz, sakin ve kokuyu bir renkle açıklasak bembeyaz bir renge sahip bir parfüm.




Cologne pour le Matin


Her ne kadar yolunu çok gözlediğim parfümlerden olsa da, hayal kırıklığı da aynı şekilde büyük olan kokulardan oldu maalesef. Etki ve algı olarak baktığımızda kokunun Aqua Universalis'ten pek bir farkı yok. Daha önce Prada Amber'in yaptığı "temiz, duştan yeni çıkmış insan, yeni yıkanmış beyaz çamaşır" etkisini veren, Aqua Universalis'ten farklı olarak biraz daha herbal öğeler taşıyan bir koku.

Cologne Soir ile birlikte, sadece 200 ml. satılması da negatif faktörlerden (200 ml olduğu için dolayısıyla fiyatı da biraz yüksek oluyor)



Cologne pour le Soir



Tütsü, benzoin, gül, bal... Açıklanan notalarla tatlı baharatlı bir parfümle karşı karşıya olduğumuzu anlamışsınızdır. Neyse ki yoğun kullanıldığında, kapalı alan uygulamasını tamamen engelleyen bu kuvvetli notalar, bu parfümün cologne yapısı ve konsantrasyonunda ustalıkla yedirilmiş ve ortaya ten kokusu şeklinde hareket eden, gayet nazik ama aynı zamanda yaklaşırsanız cüretkar bir koku ortaya çıkmış.

Kokunun tek dezavantajı sadece 200 ml. satılması. Benzer fiyat skalasında 70 ml. satılsa idi alma olasılığım artardı.


Bu dört parfümü bitirip özellikle bahsetmek istediğim sonuncuya geçmeden önce, söylemek istediğim şu ki, bunlar kötü parfümler, güzel olmayan kokular değiller. Ancak insan Fransis Kürkçüyan gibi bir adamın, moda markaları değil de kendi mağazasına ürettiği kokular için hem beklentisi daha yüksek oluyor, hem de haklı olarak (fiyat ve erişilirlik dezavantajları) daha fazlasını istiyor. 



Lumiére Noire pour Homme


İşte 2009 serisinin incisi, "Kara Işık"...Kendisini ilk kokladığımda ağzımdan dökülen sözler "ben..ben bunu ömrüm boyunca kullanabilirim" şeklinde olmuştu, bu benzersiz koku deneyimi insanı şair yapar.

Gül, kimyon, pelin otu, tarçın ve paçuli şeklinde açıklanan notaları çok isabetli olsa da Lumiére Noire'ın karakter olarak hafif baharatlı bir gül parfümü olduğunu unutmamak gerekir. 
                                                      
Kokladıkça ve kullandıkça daha önce kullandığınız parfümlerin yapaylığını, sanat denebilecek şekilde olan parfümlerin nasıl kokular olduğunu anlayacak, hele bir de gül aroması kullanımını seven biriyseniz, kendisini hayatınızın kokularından yapmanız işten bile olmayacak.

Lumiére Noire'ı severek kullanmak, bir erkek için çok çekici bir ayrıcalıktır.







2009 yılında açılış ile birlikte çıkan parfümlerini bu şekilde listeleyip inceledikten sonra, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında çıkanlara da bir göz atalım.


2010 yılında Cologne Matin ve Soir'ın Absolue versiyonları rafa çıkarken, 2011 yılında bunları Aqua Universalis'nin "Forte" versiyonu, APOM ve Lumiére Noire kadın parfümlerinin "Elixir" versiyonları izlerken, 2012 yılında ise kadın ver erkekler için yeni parfümü Amyris Homme ve Amyris Femme, ve son yıllarda her parfüm firmasının çıkarmak zorunda olduğunu hissettiği "Oud" izledi.




Absolue pour le Matin


Cologne Matin'den koku olarak farklı pek bir şey vaadetmeyen bu parfümün önemli farkı, kuvvetlendirilmiş, daha kalıcı-farkedilir ve artık 70 ml. şişede satılıyor olmasıydı. (Not: Absolue versiyonların 70 ml. si gene de normal seriden pahalıdır.)








Absolue pour le Soir


İşte pek çok parfümseverle anlaşamadığım bir konunun öznesi. Cologne versiyonunun çok daha kuvvetlisi, üstüne üstlük çok daha animalik bir yapıya sahip olanı. Animalik notalar ve gül, bal, tütsü, hele ki AplS gibi kuvvetli kullanıldığında çok hoşuma gitmeyen bileşenler.

Hatta sevenin bu parfümü niye sevdiğini, bir şişesini bitirip bitiremeyeceğini cidden merak ediyorum. Sıktıktan aşağı yukarı bir saat sonra insan içine çıkılabilecek hale gelen kuvvetli aromasıyla, kesinlikle denemeden almayınız.

Taşınabilir bir kokudan ziyade, bence koklanması gereken bir konsept, bir duruş.




Amyris Homme

İşte bir hayal kırıklığı daha. Tekrarlamak istiyorum, bu kokular kötü değil, ancak Kürkçüyan'ın MFK adı altında çıkarttığı premium parfümlerden, standart raf parfümü kokusu ve performansı görünce, parfümseverin üzülmemesi elde değil.

Hafif baharatlı ve yumuşak odunsu bir erkek kokusu olan Amyris Homme'un, maalesef ayırt edici hemen hiç bir yanı yok. Zayıflığı da ekstra olumsuz yanlarından.






Oud

Geçtiğimiz yıldaki hemen her firmanın kapıldığı oud çılgınlığına Fransis Kürkçüyan gibi pazarlamadan iyi anlayan bir adamın da kapılmaması imkansızdı tabi ki. Uzun zaman bu Arabik aromayı Kürkçüyan'ın nasıl yorumlayacağını bekleyen parfümseverler, sonuçta ortaya çıkan bu kadifemsi yumuşaklığa sahip ve oud'dan ziyade safrana (neyse ki) odaklanan bu parfümü beğendi diyebilirim.

Parfümden beni tek iten şey, normal 70 ml. lik serinin hemen hemen iki katı fiyatına satılması. Tamamen pazarlamaya (bence özellikle Arap pazarına) yönelik bu hamleden dolayı kendisi bizi üzdü, adeta müşterim değilsiniz dedi, canı sağolsun. Parfüm gayet güzel.


Çok yetenekli bir adam olan üstad, umarım uzun yıllar daha parfüm dünyasına eserler vermeye devam eder.





12 Aralık 2012 Çarşamba

Histoires de Parfums ülkemizde!



Tarihin izlerini taşıyan yepyeni bir marka Histoires de Parfums La Déesse” de..

Histoires de Parfums parfümörü Gerald Ghislain'ın, doğduğu Güney Fransa ve büyüdüğü Fas'ın Akdeniz etkilerini harmanladığı “Histories de Parfums” serisi, La Déesse’ de koku tutkunlarıyla buluşuyor.

En değerli hammaddelerle hazırlanan Histories de Parfum ürün gamı, Paris L'Eclaireur, Milan Corso Como ve New York Saks Fifth Avenue gibi seçkin noktalardan sonra, Türkiye'de sadece La Déesse 'de…


Hastası olduğum 1725'i hemen alıyorum

14 Kasım 2012 Çarşamba

JPG Fleur du Male


Çıkış Yılı: 2007
Tasarım: Francis Kurkdjian

Üst nota: Petitgrain (Portakal ağacının dal ve yapraklarından elde edilen bir yağ)
Orta nota: Portakal çiçeği, Yasemin
Dip nota: Vanilya, Fesleğen

Meşhur burun Fransis Kürkçüyan'ın Jean Paul Gaultier için yaptığı "le male body-flanker"lardan olan Fleur du Male tam anlamıyla sıradışı bir koku. "Love it or hate it" dedikleri kavrama bir saygı duruşu adeta.

Şöyle başlamalıyım ki FDM, çok kuvvetli yapısı dolayısıyla kullanımında usta işi bir ince ayar istiyor. Biraz fazla kaçırırsanız gerek siz, gerek çevreniz bombardıman etkisine maruz kalır.

Koku, Le Male'dan alışılagelmiş olan tatlı, hafif kadınsı bazın üzerine taze ve kremsi portakal notaları ile başlayıp, indolik denen ve ayarsız kullanıldığında dışkı kokusuna kadar ilerleyebilen güçlü bir yasemin notası ile devam edip yumuşak bir vanilya ile son buluyor. Çok güzel kokan bir temiz sabun halesi içersinde yürüyorsunuz gün boyunca.

Kullanımını şöyle özetleyeyim, sabah evden çıkmadan sıkacağınız iki spreyin üzerine giyinip, gün boyu kokusunu kendiniz de her hareketinizde hissederek dolaşacaksınız. Asla fazla sıkmayın.

Kesinlikle denemeden alınmaması gereken bir koku, zira fazla kadınsı bulunabilir. Bu arada cinsiyetsiz bir koku olduğunu da belirtmeliyim, kadınlar da kullanıp gayet çekici kokabilir, zira kokunun kullanandan bağımsız olarak tahrik ve tahrip etkisi çok yüksek.

Biraz da kalıcılık ve farkedilirliğinden bahsedeyim. Özel parantez açmamın nedeni, kullandığım bunca kokunun yapmadığı bir şeyi yapması: dolabımda duran şişesi, sıkmaya lüzum bırakmadan tüm dolabı kokutup hatta elbiselere bile sinebiliyor! Kalıcılığı ise gerçek bir nükleer bomba, tende günleri, kıyafetlerde haftaları bulabiliyor. Yeter ki kokusunu sevin kalıcılık fanatikleri, Kutsal Kase'nizi buldunuz. Muhakkak soğuk hava kullanımı için, yazın bunu kullanma hatasına düşmeyiniz.

Koku: 7 Kalıcılık: 9 Farkedilirlik: 9 Genele Hitap: 5
Bir daha alır mıyım?: Ciddi söyleyeyim 24 yaşında yağız bir İsveçli olsam alırdım ancak bu kokuyu ben taşıyamam. Alacaksanız da küçük boy şişesini alın, utanmadan 125liğini çıkarmışlar, bitirebilene aşkolsun.


4 Kasım 2012 Pazar

Rochas Man






Çıkış Yılı:1999
Tasarım: Maurice Roucel

Üst nota: Lavanta, Bergamot
Orta nota: Yasemin, Kapuçino, Böğürtlen, Sedir
Dip nota: Sandalağacı, Paçuli, Amber, Vanilya

Karşımızda 2000lerin başlarına damga vurmuş bir parfüm var, Rochas Man. Hala tatlı parfüm deyince ilk akla gelen kokulardan olan Rochas Man, markanın diğer tüm modellerini geçerek Rochas ismi söylendiğinde ilk akla gelen kokulardan olageldi.

Ülkemizde de erkek parfümlerinde "FİREŞ" ve tatlı kokuların egemenliğini göz önünde bulundurursak popülerliğini pek de hak etmiyor değil. Tüm taklitlerini, sahtelerini, açıklarını göz önünde bulundurursak parfümle ilgili hemen herkes kokusuna aşinadır diyebiliriz.





Parfümün tatlı bir koku olduğunu hep ön planda tutarsak, bu tatlılığını şekerli bir lavanta, vanilya ve kapuçino akoru veriyor diyebiliriz. Zaten koku hemen her yerde "şekerli kahve kokusu" olarak geçer. Pamuk helvaya bile benzetilebilirsiniz. Bu derece tatlı bir kokuyu profesyonel iş yaşamında veyahut onca popülerliğine rağmen gece gezmelerinde kullanır mısınız, o da zevkinize kalmış :)

İlk çıktığı zamanlardaki alışılmadık kokusu usta tasarımcı Roucel'in uzmanlığını gösteriyor, ancak sıklıkla tekrar ettiğim gibi tek kusuru tatlı parfümlerle arası olmayanlar ve çıkışından üzeri yıllar geçtiği için popülerliğinden doğan taklidinde uzmanlaşılmış olması.

Notaları ve gelişimi hakkında uzun uzadıya konuşmaya pek gerek yok, zira koku baştaki ufak tatlı lavanta patlaması, akabinde hemen gelen vanilyalı tatlı kahve egemenliğinde ilerliyor. Gourmand kokuların iyi örneklerinden biri. Ağır baharatlı/vanilyalı kokuların alanından ustalıkla yedirilmiş çiçeksi notalar ve bergamotla birlikte sıyrılmakta ve dikkatli uygulamalarla kapalı ortamlarda bile kullanmak mümkün.

Tatlılığı ile belli bir yaş grubu için sırıtacaktır ancak gençler için retro-tatlı bir koku olarak önerilebilir.

Şişe tasarımıyla ilgili konuşursak, evet, görenlerin pek iyi yorumlar yapacağını zannetmiyorum.



Hulasa, Rochas'nın bu kokuyla yeterince iyi para kazanıp amacına ulaştığını düşünüyorum.



Koku: 7 Kalıcılık: 8 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 7


20 Ekim 2012 Cumartesi

Kiehl's Aromatic Blends

Kiehl's Forest Rain ve Original Musk'tan sonra yeni bir parfüm serisini çıkardı.




Aromatic Blends adındaki bu serinin altında dört yeni parfüm var ve sosyal sorumluluk adına gidip hepsini denedim.



Fig Leaf &Sage, Vanilla & Cedarwood, Orange Flower & Lychee ve Nashi Blossom & Pink Grapefruit.




Fig Leaf & Sage: Hoş parfüm ama bir Dune değil.

Vanilla & Cedarwood: Güzel kokuyor. Bu serideki alınabilir koku. Bana Diptyque Eau Duelle'i anımsattı.

Orange Flower & Lychee: Femineni ağır bassa da hoş parfüm, freş, tatlı, kalıcı

Nashi Blossom &  Pink Grapefruit: Süper teenage kız parfümü, beğendim.




 Seri 100 ml 139 tl şeklinde, beğenene gayet uygun bir fiyat.





10 Ekim 2012 Çarşamba

Hermés Concentré d'Orange Verte





Çıkış Yılı: 2004

Tasarım: Jean-Claude Ellena

1979 yılında çıkmış bir Hermés klasiği olan Orange Verte'in 2004 yılında piyasaya sürülen bu versiyonu, koku karakteristiğini başarılı bir şekilde taşıyıp aynı zamanda güçlendiren bir parfüm.

İlk kokunun en önemli handikapı performansının çok düşük olup sürekli tazeleme istemesi iken bu versiyonunda sorun kısmen de olsa çözülmüş durumda. Gene de bu taze citrus kokudan fazla bir kuvvet beklemek hata olur. Tene yakın kalıp 4-5 saat içersinde de yok olmaya yüz tutuyor.

Yeşil portakal konsantresinin yapısı isminde vaadettiği gibi, yemyeşil bir havayla süslenmiş, ağırlıkla portakal, fesleğen ve paçuliyle kaplı bir koku.

Portakalın meyvesi değil de daha ziyade dalı yaprağı gibi koktuğunu söylemeliyim, o hafif acılık ve sertlik mevcut.

Klas ve taze bir beyefendi kokusu olması dışında söylenecek çok fazla bir yanı olmamakla beraber, kendine has hoş kokusunu her parfümseverin denemesi gerektiği kanaatindeyim.  Bahar-yaz ve ofis kullanımı için uygun, ancak dediğim gibi hoş bir tazeleme hissi dışında bir parfüm performansı beklerseniz yanıltır.

Rahatlatıcı etkisiyle ortam kokulandırılmasında bile kullanılır, ancak Hermés fiyat seviyeleri buna pek uygun değil.

Şunu da eklemeliyim ki her ne kadar hoş bir portakal kokusuna sahip olsa da genel iyi davranışlar yerine birbirini çekemeyen, habis ve mutsuz insanlarla dolu bir ülke olduğumuzdan kelli çevrenizde koklayanların ezici bir çoğunluğu "bu ne ya kim kolonya sürdü" diyecektir, citrus kokularla ilgili ülkemizde malesef genel algı bu.

Şahsi kullanım için deneyip almakta fayda var.


Koku: 6 Kalıcılık: 6 Farkedilirlik : 7 Genele Hitap: 6

13 Eylül 2012 Perşembe

Voyage d'Hermés





Çıkış Yılı: 2010


Tasarım: Jean-Claude Ellena


Üst nota: Limon, Kakule
Orta nota: Çay, muhtelif baharat ve çiçek notaları
Dip nota: Vetiver, Misk, odunsu notalar



Hermés'in son dönem parfümlerinde ağırlıkla imzası olan Jean-Claude Ellena'nın tarzı bu tip parfümlerde biraz belli. Transparan, hafif narenciye ve odunsu notalar içeren iso-e-super aromakimyasalının etkisi altındaki minimalist kokular. Tarz bu şekil olduğu için bu da unisex olarak pazarlanıyor, ancak bence erkek kullanımına daha yakın.


Voyage d'Hermés de bu minvalde bir başka daha parfüm. Açıkçası çok ilgi çekici veya sordurtacak bir yanı yok, bir başka Ellena deneyimi daha şeklinde edinilip kullanılabilir. Zararsız, kendi halinde bir ten kokusu.






Şu şekilde ilginç bir şişesi var. Üzengiden esinlenmiş galiba.







İlk sıktığımız anda yüze çarpan etki acımsı bir limon kokusu, iki üç dakika içersinde yumuşayana değin rahatsız bile olabilirsiniz keskinliğinden, o yüzden kapalı ve dar bölgelerde sıkmanızı-denemenizi tavsiye etmem, biraz açık hava istiyor. Hafif hafif giren baharatlar da bu vuruculuğu zamanla yumuşatıyor.

Orta notası ve geneli direk iso-e-super etkisi altında, bu molekülü bol kullanan kokularda ortak noktayı şıp diye tanıyacaksınızdır zaten. Biracık Terre light şeklinde kendini hissettiriyor bu aralarda.




AT



Dipleri de hafif odunsu beyaz miskler ile dolu. Limonlu-odunlu-beyaz miskli-hafif baharatlı bir çay. Fazla vukuatı olmayacak sakin bir parfüm. Bazen Prada Amber gibi mesela basit, düz ve temiz kokmak isteyebilirsiniz. İşte o anlar için bir parfüm Voyage.

Parfüm meraklısı ve Ellena takipçisi iseniz belki, ama bu işi daha iyi yapan bir Bulgari pour Homme, Prada Amber vs. varken tavsiye etmem.

Koku: 6 Kalıcılık : 6,5 Farkedilirlik: 6,5 Genele Hitap : 6


20 Ağustos 2012 Pazartesi

JPG Le Male Terrible


Çıkış Yılı: 2010
Tasarım: Aurelien Gichard

Üst nota: Greyfurt, Biber
Orta nota: Lavanta, Vetiver
Dip nota: Vanilya, Amber

Şimdinin meşhur parfümörü Fransis Kürkçüyan'ın 1995 yılında, henüz 26 yaşındayken tasarladığı Le Male; lavanta, nane ve vanilyanın leziz uyumu ve o döneme göre farklı-tatlı yapısı ile büyük bir hayran kitlesi oluşturmuştu, ancak günümüzde hızlı değişen trendler ve popüler kokuların kendilerini çabuk yıpratması dolayısıyla şu anda Le Male için retro haline gelmiş bir koku bile diyebiliriz :)

2010 yılında Aurelien Gichard'ın nostaljiye yeni bir yorumuyla ortaya çıkan Le Male Terrible'i inceleyelim. "Terrible-Bad Boy" ismine ve şişesindeki jilete bakarsak magandamsı bir Fransız parfümü beklersek yanılırız. Ağabeyine kıyasla daha maskülen ve olmuş bir koku olduğunu kabul ediyorum ancak öyle sert çocuk havası yok. Ustalara saygı kuşağı minvalinde lavanta-vanilya tabanına pek fazla dokunulmamış ancak nüanslar bu parfümü Le Male'den farklılaştırıyor.

Öncelikle üst notasındaki greyfurt, parfümü biraz daha açık hale getirmiş ve ilk sıkılan anlardaki boğucu tatlı etkiyi yok etmiş. Orta notalarında biraz sardunya, hafifçe bir vetiver ve taze bir portakal çiçeği aroması orijinalinden gözüme çarpan farklar. Dip notalar ise gene vanilyanın egemenliği altında.

Le Male'i sevmek ön şart değil ancak bunu kullanmak için sevilse iyi olur diye düşünüyorum, bence bu parfüm Le Male'den daha iyi, daha kullanılır. Her ne kadar yumuşatılmış ve düzeltilmiş olsa da gene de yazın kullanmak için fazla tatlı, belki hafif rüzgarlı yaz akşamlarında. Soğuk havalarda kullanımı daha iyi olacaktır.


Koku: 7 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 8 Genele Hitap: 7

Reklam sunumunda gene gay ikonlarından vazgeçilmemiş, yapacak bir şey yok, JPG'nin huyu.

17 Temmuz 2012 Salı

Comme des Garçons Vettiveru



Çıkış Yılı: 2002


Sıradışı parfümleriyle tanınan Japon modaevinin genel kullanıma nispeten hitap eden “basic” serisinden sonra “cologne” serisi de klasik eau de cologne formatına selam durmak suretiyle, koklayanların çoğunun beğenebileceği bir yapıda.





Citrico, Anbar ve Vettiveru isimli kokulardan oluşan bu seride, hakkında yazacağım koku Vettiveru.


İsim tabi tahmin ettiğiniz gibi parfümlerden aşina olduğumuz Vetiver aromasından geliyor. Vettiveru ise direk Japoncası olabilir veyahut ince bir espri olabilir diye düşünmekteyim. Anime izleyenler veya playstationda eski winning elevenları oynayanlar bilir, Japon kardeşler İngilizce vs. kelimeleri kendilerine has telaffuzlarıyla Japoncalaştırır.


Kokusuna gelirsek, doğal olarak Vettiveru’dan bir vetiver kokusu beklemeniz hakkınız, ve kendisi de bu hakkı veriyor. Ancak temiz-hafif bir vetiver kolonyası yapalım geçelim denmemiş ve üstünde çalışılmış bir parfüm olduğunu, içerdiği çok dengeli çiçek ve narenciye notalarından hissediyorum. Özellikle yasemin ve gül doğala çok yakın kullanılmış.


Ek olarak aldığım kokular da bergamot, sedir ve neroli. Fazla sıkıp boğucu olması imkansıza yakın, rahatlatıcı ve temiz bir kokusu var. Andıracağı parfümler Paul Smith Story ve Encre Noire’ın son demleri ve biraz Mugler Cologne olabilir. Ama Mugler Cologne gibi duş sonrası ferahlı/sabunsuluğu değil de topraksı olduğu ve çiçek aromaları içerdiği için daha zengin bir parfüm Vettiveru.


Gayet güzel kokmasının yanında tam bir fiyat/performans kokusu olduğunu da söylemeliyim. 125 ve 500 ml şeklinde satılıyor. Belki sıkılırım ederim derseniz 500 ml liğini almayın ancak 125liğini yurtdışında görürseniz muhakkak alın. 125liği 40 euro, 500lüğü de 80 euro civarı bir fiyatı var. Cologne ismini de küçümsemeyin, gidişatı normal bir parfüm gibi.


Kokusuyla, fiyatıyla, performansıyla cidden ders gibi parfüm, maşallah diyorum, ben tatmin oldum. Deneyiniz.


Koku: 9 Kalıcılık: 7,5 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 7






28 Haziran 2012 Perşembe

Yves Saint Laurent l'Homme Libre



Çıkış Yılı: 2011
Tasarım: Olivier Polge - Carlos Benaim

Üst nota: Bergamot, Muskat, Yıldız anason
Orta nota: Fesleğen, Biber, Menekşe
Dip nota: Paçuli, Vetiver

Yves Saint Laurent'in nispeten başarılı olan l'Homme, pek sevmediğim la Nuit de l'Homme parfümlerinin üzerine serinin bir diğer kokusu olan l'Homme Libre - özgür adam - hafif ve sportif bir parfüm.

İlk sıkıldığı anda, serinlik ve rahatlatıcı duygular uyandıran, biber kullanımı sayesinde hafif bir sertliğe sahip ancak transparan yeşil notalar - özellikle fesleğen - ile ferah bahar/yaz kullanımı kıstasına uygun bir parfüm olduğunu gösteren biri l'Homme Libre.

Bu ferah etkiyi 10 dakika içersinde attıktan sonra aslında kendisinin parfüm sanatına yeni bir şey katmayan, standart sportif bir parfüm olduğunu görüyoruz. Genel karakteri, hoş ve rahatsız etmeyen bir yapıda, ancak ısrarla söylemeliyim ki zayıflığı çok ciddi bir problem. Normalde standart parfümü kullanımı 4-5 fıs olan bendeniz, (1 ml takribi 12 fıs olduğunu düşünürsek) bir ay içersinde 30 ml sini bitirdim. Kullanımı keyifli ve ferahlatıcı, ancak cidden çok zayıf.

Bu minvalde parfüm değil, anlık bir ferahlatıcı, bir deodorant olduğunu söylemekte pek de beis görmüyorum.

Genel koku karakteri olarak da Kenzo eau'larını andırıyor. Nihayetinde biraz gereksiz bir parfüm, ben şahsen Yves Saint Laurent'a yakıştıramadım. Bahar/yaz aylarında kapalı mekan ve ofis alanlarında bol uygulama şeklinde kullanılabilir. Yaş grubu olarak da yediden yetmişe diyorum.

Koku: 5 Kalıcılık: 4 Farkedilirlik: 5 Genele Hitap: 7

Bu seriden de denediklerimden iyiden kötüye bir beğeni sıralaması yaparsak;

L'Homme > La Nuit parfum > Libre > La Nuit > Frozen



27 Mayıs 2012 Pazar

Eau de Cartier

Çıkış Yılı: 2001
Tasarım: Christine Nagel

Üst nota: Bergamot, Yuzu, Kişniş
Orta nota: Lavanta, Menekşe
Dip nota: Misk, Paçuli, Sedir, Amber

Mücevherat devi Cartier'nin, Pasha'dan sonra blogdaki ikinci incelemesi olacak olan Eau de Cartier, uniseks bir parfüm.

Koku notalarından görülebileceği gibi, uniseks önkabullerine de sadık kalacak şekilde, tazeleyici, koklayan herkesin ilk etapta hoşuna gidebilecek bir eser. Üst notalarındaki güzel aroma Japon Yuzu mandalinası bu tarz kokulara ilk andaki o çekiciliği iyi bir şekilde katıyor diye düşünüyorum. Buraya kadarki kısmı tamam, hafif maskülen dokunuşlu klasik bir edc.

Ancak Eau de Cartier on dakika içersinde orta notalarına inmeye başladıkça ortaya çıkan çiçekleri haddinden fazla kadınsı ve can sıkıcı bulduğumu söyleyebilirim.

Diplerinde ise odunsu yanını göstermekten çekinmiyor, özellikle sedir ve paçuli bu kısımlarda etkili. Tabi ki bu ufak dokunuşlar parfümün genel havasını değiştirmeye veya üste çıkmaya yeterli değil.

Tendeki hissiyatı temizlik, tazelik ve rahatlama olarak özetlenebilecek ve transparan yapısıyla bir J.C. Ellena işini andıran parfüm, kendisine referans olarak gösterebileceğim Hermes - Un Jardin sur le Nil'in yanında geri planda kalıyor. Nil varken bu parfüm gereksiz diye rahatça iddia edebilirim.

Bence bir duş jeli kokusu olmaya ideal, çok sakin ve sıkıcı yapısından dolayı kendisiyle aramız iyi değil. Genç hanımlara daha çok yakıştırıyorum.

Koku: 5 Kalıcılık: 6,5 Farkedilirlik: 6,5 Genele Hitap: 6

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Dior Homme Sport

Çıkış Yılı: 2008
Tasarım: François Demachy

Üst nota: Limon, Bergamot, Greyfurt
Orta nota: Sedir, Zencefil, Vetiver
Dip nota: Sandalağacı, Biberiye, Lavanta

Dior Homme ve Intense ile birlikte yeni çağ Dior erkek kokuları ailesi arasına katılan Homme Sport, hafif baharatlı bir narenciye kokusuna sahip yazlık bir parfüm.

Parfümün üst notaları taze ve sulu bir greyfurt-limon kombosu ile patlamakla birlikte, bu narenciye aromalarına ilk beş dakikadan itibaren eşlik etmeye başlayan ve dibine kadar kokunun karakterinde kuvvetli rol oynayan zencefil notası aslında başrolde. Yani parfümde zencefil kokusu sevmiyorsanız aslında denemeye bile lüzum olmayan bir koku Dior Homme Sport.


Yazlık bir koku olarak kendinden bekleneni yapıyor aslında, ferahlatıcı ve baharatlarla süslenmiş bir narenciye kokusu şeklinde devam eden bir performansı mevcut, ancak bu his için bir Dior'a mı lüzum var, zencefil kokusuna yaklaşımınız nasıl ve diğer yaz kokularıyla aranız, bu parfümün seçiminde önemli kriterler.

Parfümde dikkat çekici bir nota geçişi algılayamadım, kendimi tekrarlıyor olacağım ama greyfurt ve zencefil parfüme öyle bir damga vurmuş ki, diplerdeki hafif biberiye aroması dışında başka bir şey bulabildiğimi söyleyemem.

Ancak gene de gençlerin severek kullanacağına inandığım, (hafifçe sıradanlığı olsa da) standartların bir tık üstünde olabilecek bir yaz parfümü.

Eğer parfümü alırsanız ve normal koku sıkma alışkanlığınız 2-3 fıs ise, Dior Homme Sport için "kokmuyor bu" deme olasılığınız var. Kuvvetli zencefil dışında rahatsız edebilecek herhangi bir yanı olmadığından dolayı 10-12 fıs, hatta Dior Homme serisinden şişe kullananlar bilecektir, serinin tüm spreyleri çok yumuşaktır, yarım fıslarla tüm vücudu kaplayacak şekile bir body splash olarak bile kullanılabiliecek bir parfüm.

Özetle, Dior Homme Sport kötü değil, kullanılır, ama nasıl diyeyim bir Christian Dior ürünü kullandığınızı hissetmiyorsunuz.

Ralph Lauren, Calvin Klein ve Gucci ile birlikte parfüm dünyasındaki genel gidişat hakkında da yavaş yavaş endişe duymaya başlatacak kokulardan biri aslında. Sanırım gidişat artık "eh güzelmiş-eh işte" dedirten, vasatın üstüne ender çıkabilen, Jude Law, Nicole Kidman, Scarlett Johansson vs. reklamı koyarak piyasa çalmaya çalışarak kaliteyi fazla gözetmeden milyonlarca şişe üretilmiş kokulara doğru.

Günde 15 fıs sıkarak şişeni bitireceğim Dior Homme Sport, bay bay.

Koku: 6 Kalıcılık: 6 Farkedilirlik: 6 Genele Hitap: 7



8 Mayıs 2012 Salı

Prada Infusion d'Homme



Çıkış Yılı: 2008
Tasarım: Daniela Andrier

Üst nota: Neroli, Süsen
Orta nota: Sedir, Vetiver
Dip nota: Benzoin, Olbanum


İtalyan lüks giyim firması Prada'nın parfümlerinin de sadık bir kitlesi mevcut. Stil ve şıklığı klas bir biçimde birleştiren firmanın erkekler için çıkardığı bu parfüme bir göz atalım.

Bu parfümde nota değerlendirmesinden ziyade hissiyatı üzerine konuşmak daha sağlıklı olacak diye düşünüyorum. Infusion d'Homme çok lüks bir sabun kokusu. Kullanıcıya temizlik ve ferahlık hissini vermekte oldukça başarılı. Bir parfümden ziyade duruş olarak da özetlenebilir, zira kokunun zihinde canlandırdığı, en güzel kullanımı bu olur dedirten yanı sakız gibi beyaz, ütülü bir gömlek.

Parfümünde derinlik ve farklı yanlar arayanlaraın denemesine bile lüzum olduğunu düşünmüyorum, genel gidişatı temizlik hissi olan portakal çiçekleri, sedir, hafif odunsular şeklinde performansını devam ettiren bir koku. Sade bir şıklığı mevcut ve kokusu sıkıcı bile bulunabilir.

Günlük, ofis-kapalı alan kullanımına çok uygun, 7-8 saat boyunca yeni duş almış gibi kokmak istiyorsanız parfüm cidden bunu sağlıyor.

Bahsettiğim gibi çok özel bir yanı yok, varsa kullanılır, yoksa aranmaz, ancak bu şekil bir konsept kokuyu arayanlar için ideal seçimlerden biri diyebilirim.

Koku: 7 Kalıcılık: 7 Farkedilirlik: 6,5 Genele Hitap: 7


28 Nisan 2012 Cumartesi

Ralph Lauren Big Pony #1



Çıkış yılı: 2010
Tasarım: Yves Cassar

Açıklanan notalar: Misket limonu, Greyfurt ve Meşe

Bir firma parfüm işini nasıl ve niye boşlar? Ticari kararlar ve trendler diyebilir miyiz? Polo serisi, Safari, her ne kadar koklamamış olsam da çokça övülen Crest gibi modellerden sonra Ralph Lauren neden bu hale geldi acaba?

Cevabı büyük ihtimal maliyet düşürme, genele yayılma ve konumlandırmayla ilgili olsa gerek. Gucci desek, Envy, Gucci pour Homme ve pour Homme II'den sonra çıkardığı, ya da Tom Ford dönemi sonrasında diye de özetleyebileceğimiz dönemde çıkardığı saçmalıklar, Calvin Klein desek In2U serisinden sonra Shock ile hafifçe şaşırtsa da geldiği nokta, ve diğer designer house'ların geldiği seviye, gerçekten ilginç.

Serinin gelişigüzel denediğim modelleri arasından, tek detaylı olarak inceleyeceğim parfümü olan Big Pony 1, klasik bir akuatik, herkes beğensin parfümü. Cool Water olsun Acqua di Gio olsun, bu öncülerden sonra bu havanın o kadar ekmeği yendi ki, Big Pony neden yemesin? Hatta firmanın kendisi Polo Blue halen satıştayken böyle bir parfüm çıkarması? Neyse diyelim devam edelim :)

Burda genel parfüm fiyatları seviyesinde satılmasına takılmayalım, koku yurtdışında ucuz, gayet standart, bin kere yapılmış, hafif odunsu bir akuatik. İlk sıktığımızda bu tip kokulardan gelen klasik bir ardıç ve narenciye kombosu ortaya çıkıyor. O kadar sıkıcı ve klasik ki ortası dibi cidden yok, Leto internette bakmış notaları bulamamış demeyin, cidden yok :) Diplere doğru hafif misk ve odunsu aromalar geliyor o kadar.

Seri parfüm sanatı adına bir utanç, D&G Antoloji serisinden bile kötü. Kimseyi rahatsız etmeyelim, freş koksun minvalinde sıradan bir parfüm.

Koku: 3 Kalıcılık :6 Farkedilirlik: 6 Genele Hitap: 7



7 Nisan 2012 Cumartesi

Pour un Homme de Caron

Çıkış Yılı: 1934
Tasarım: Ernest Daltroff

Üst nota: Lavanta, Biberiye, Bergamot, Limon
Orta nota: Odunsu notalar, Vanilya
Dip nota: Tonka, Misk, Meşe yosunu

Parfümseverler arasında her zaman saygıdeğer bir yeri olan Caron markasının taa bindoküzyüzotuzlardan kopup gelen bir parfümü pour un Homme. Çıkış yılı olan 1934'ten beri aynı formülasyonu taşıyıp taşımadığını bilmiyorum tabi ki, ancak kokunun kendisi de halihazırda genel havasıyla "ben bu yıllara ait değilim" diyor.

Tıpkı daha önce tanıtımını yazdığım Grey Flannel gibi, Caron pour un Homme da günümüzde parfüm olarak çevrenizde duymaya pek alışmadığınız, ilginç bir koku.

İlk sıkıldığından itibaren güçlü bir lavanta kokusu etrafı sarıyor. Bu lavantanın egemen yapısını bozmadan eklenen minik minik herbal öğeler de kendine yer bulmaya çalışıyor, ancak aralarından en hissedileni biberiye. Bu parfümün algısının "eskilerden gelen" olması belki de büyüklerimizin evlerinde kokladığımız Rebul Lavanta kolonyasını hatırlatması.

Caron pour un Homme ve bol bol lavanta, şekil A

İnsanlara hayatlarındaki zaten kısıtlı olan zamanda, mağazada denerken parfümü aldıran, ilk olarak beğendiren şey üst notaları dersek, ülkemizde genel talep gören ferah, narenciye, hafif odunsu-baharatlı veya tatlı şeklinde söyleyebileceğim beğenilen parfüm tiplerinin hiçbirine uymuyor. Yani bu parfümün yeni sıkılmış halini koklayıp beğenen çok az çıkacaktır. Spekülasyon hakkımı kullanarak da kendisine Lancome Hypnose'un mağara adamı atası diyebilirim.

İlk on-onbeş dakikasından sonra genel gidişatta ise, koku şaşırtıcı bir şekilde beyefendi-lavanta çizgisinden biraz dümen kırarak vanilyalı yapısını ortaya çıkarıyor. Alışıldık bir şekilde yoğun ve tatlı bir vanilya şeklinde değil bu kullanım, ancak böyle lavantalı-herbal ilerleyen bir kokuda çıkınca insan şaşırıyor. Öne çıkıp kokunun hakimiyetini eline almıyor, ancak lavantayı ilginç bir şekilde destekliyor, keskinliğini alıyor, ustaca bir kullanım.

Tam bir klasik, erkek parfümleri beğeni ve algılarının eskilerden günümüze ne şekilde geldiğini görmek için her parfümseverin denemesini öneririm.

Her ne kadar ben bu parfümü üstümde taşımaktan ziyade ortam kokulandırılmasında kullanımı daha hoşuma gitse de, zihnimde canlanan kullanıcısı kırklarında bir piyanist. Saçlarına da hafif kır düşmüşse tamam bu iş.


Koku: 6 Kalıcılık: 7,5 Farkedilirlik: 7 Genele Hitap: 5

Ek bilgi, okuduğum çoğu yerde By Kilian a Taste of Heaven, bu parfüme benzetiliyor, ben de hafifçe katılıyorum. Ancak a Taste of Heaven son derece modernleştirilmiş, rafine bir koku.